Kahramanmaraş Dulkadiroğlu, Hatay, Antakya, İzmir Kemalpaşa ve Antalya, Alanya ve Kemer'de orman yangınları yaşanıyor, şu anki haliyle Antalya Kemer hariç hepsi söndürülmüş durumda.

Özellikle her yaz ayında orman yangınlarına sıklıkla rastlıyoruz. Her ne olursa olsun, orman yangınlarının çıkış nedeninin yüzde doksanı insan kaynaklı. Gerek pikniğe gidenlerin bıraktığı ateş veya kızgın kül. Gerekse söndürülmeden atılan sigara artıkları başta olmak üzere daha pek çok neden var.

Ormanların yoğun olarak turizm bölgeleri ve sahillere yakın yerlerde çıkması dikkatlerimizden kaçmıyor. Gerçekten yanan ormanların yerinde birkaç yıl sonra, lüks otellerin veya villaların yükseliyor olması düşündürücüdür.

Diğer taraftan yangınlar devam ederken 28 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazete’de “Orman vasfını yitiren araziler” başlığı altında yanan yerlerin imara ve turizme açılması gibi bir yığın kararlar silsilesi yer almıştı.

Bir inceleme yaparsak, örneğin son yirmi yılda Marmaris’te her yıl orman yangını çıkıyor. Fakat hiçbir yangını çalışma ve mücadele yöntemi ile söndüremiyoruz. Ya rüzgâr yön değiştirerek sönüyor, ya da yanacak ağaç kalmıyor o bölgede öyle sönüyor. Her yangının sonunda da yetkililer açıklama yapıyor. “Gelecek yıla yangın söndürme uçağı ve helikopter alacağız” vaadi ile sezonu kapatıyoruz. Yirmi yıldır aynı masalı dinliyoruz. Ortada ne uçak, ne de helikopter var. Üstelik te Türk Hava Kurumunun uçakları bakımsızlıktan hangarda çürütülmüş.

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın 8.9.1920 tarihinde söylediği ünlü  “Yanan ağaçlar kesilecek, mangal kömürü olarak ekonomiye kazandırılacak” söylemi ile belleğimize kazınmıştı.

Daha önceden de çok tartışıldı, 2019 yılında orman söndürme işleri özelleştiriliyor. İhaleyi kimlerin şirketlerinin alabileceğini siz tahmin ettiniz. Son 20 yıldır iktidar yandaşı olmayanın hiçbir ihaleyi alma şansı var mı? İşi yangın söndürmek olan şirketler yangın olmazsa işsiz kalıyor. Oturup yangın olmasını bekliyor. Çok yangın çok para, yok yangın yok para denklem doğru orantılı haliyle.

Düşündürücü olan teknoloji gelişse, uçak ve helikopter sayısı artsa bile, hortum boyları uzasa ve su püskürtme kapasitesi artsa bile, ilginç olan eskisine göre yanan orman hacminin de artmış olması.

HES (Hidroelektrik Santralleri) yapan veya maden arama gerekçesi ile ağaçları kesen, dereleri vadileri kurutan, kuşu, kurdu, kurbağayı, kaplumbağayı, sincap, ceylanları, karıncayı… Bir damla suya muhtaç bırakan şirketlerle, orman yangınlarını söndüren şirketlerin hepsi aynı şirketler. Biz bu şirketlerden ormanları yangından korumasını bekliyoruz.

Sonra; sonra da orman vasfını yitiren arazileri imara açıyoruz. Tabloyu net görebiliyor musunuz?

Ormanların kurtarılması için bu işin adına; “İhale ile hizmet alımı” diyorlar.

Sen ve ben sevgili kardeşim, ağaçların, sincapların, kuşların, kaplumbağaların, ceylanların, börtü böceğin ormanların yanışını… Yüreğimiz ağzımızda, hüzünle gözlerimizden iki damla yaş yanağımızdan süzülerek izlerken, iki damla gözyaşı yangını söndürmeye yetmiyor ki.