Erdoğan’ın ABD ile yaptığı son görüşmede masaya konan tek konu, tek bir sözcükle yani işin mihenk taşı meşruiyet olarak özetlenebilir. Kısacası, ülke içinde her seçim tartışmalı, her yargı kararı şaibeli, her kurum bitmiş olsa da dışarıda “ABD onaylı bir lider” görüntüsü yaratılıyor. Trump’la Oval Ofis’te verilen ve servis edilen fotoğraf her şeyin üzerinde.

ABD’nin Erdoğan’a verdiği mesaj çok açık: “Biz sana meşruiyet veririz, sorun değil; sen de Rusya’dan uzaklaş.” S-400’lerden enerjiye kadar geniş bir çerçevede… Doğal olarak Akkuyu Nükleer Santrali, doğalgaz anlaşmaları, petrol ticareti gibi tüm konuları kapsıyor. Yerine ABD’nin LNG’si (sıvılaştırılmış doğal gaz), ABD’nin nükleer işbirliği anlaşması… Kısacası tamamen ABD eksenine gir.” deniyor.

ABD, meşruiyet iltifatını öylesine nazikçe sunuyor fakat “Eğer bize yanaşmazsan fişini çekeriz” tehdidini de aba altından gösteriyor. Daha da açığı: “Sen Rusya’dan uzaklaş, biz seni cilalar, boyar, parlatırız.”

Trump görüşme sırasında Erdoğan’ı işaret ederek, “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” dedi. ABD Başkanı açık açık Türkiye’deki seçimleri şaibeli ilan ediyor. Peki, o her şeye laf yetiştiren Dünya Lideri! Bu söz karşısında tek kelime ediyor mu? Elbette hayır. Başını öne eğip dinliyor. Oysa bu söz karşısında yer gök inlemeliydi, ama tıs yok. Sessizce oturuyor. Çünkü ABD’den alınacak meşruiyet, içerideki tüm itirazların önüne geçmiş ve daha kıymetli hale gelmiş.

İçeride ise iktidar ortağı Bahçeli, “Türkiye, Rusya ve Çin ittifakı” hayalini dillendiriyor. Oysa ABD’nin mesajı tam tersi. Bir yanda ABD’nin “meşruiyet planı”, diğer yanda MHP’nin ortaya attığı “Doğu İttifakı.” Erdoğan değneğin hangi tarafından tutacak? Aslında iki tarafı da idare etmeye çalışıyor. İpin bir ucunda ABD olunca diğer tarafın pek de önemi yok.

Gelelim asıl acı ilacın içildiği yere: Oval Ofis’te enerji konuşuluyor, silah konuşuluyor, seçimler konuşuluyor, hatta Ruhban Okulu bile gündeme geliyor. Fakat Gazze hiç konuşulamıyor. Evet, yanlış okumadınız: Gazze konuşulmadı. On binlerce insanın öldüğü, çocukların enkaz altında kaldığı, tüm dünyanın vicdanını kanatan Gazze bu görüşmede hiç gündeme gelmedi.

Oysa içeride Gazze için yapılan “dik durma” nutukları Oval Ofis’te yoktu. Gazze meselesi kalın halıların altına süpürüldü. İşte meşruiyetin asıl kaynağı ve bedeli budur: ABD’nin meşruiyet onayı uğruna Gazze’yi gündemden kaldırmak.

Tablo çok açık: ABD’den alınan meşruiyet desteği karşılığında, “Rusya’dan uzaklaş, Gazze’yi unut. Ülke içinde itirazlar olursa Oval Ofis’te çekilmiş fotoğrafı göster.” deniyor. Meşruiyet artık Türk halkının verdiği oylarla, hukukun üstünlüğüyle ve demokrasiyle alınmıyor; Rusya’dan uzaklaşma ve Gazze’yi unutma pahasına ABD’den ithal ediliyor.

Hiç kuşkunuz olmasın, tarih bugünleri “Gazze’yi unutma, Rusya’dan kopma pahasına iktidarın meşru ilan edildiği günler” olarak yazacak.