Levent Gültekin gazeteci görünümlü yanar-döner zat. Bildiğimiz çıkar eksenli fırıl fırıl dönmesi ile meşhur, Abdüllatif Şener denen zatın başka bir versiyonu. Siyasal İslam batağına batıp da, sonra arınıp durulanıp demokrasi havuzunda yüzene pek rastlamadık.
Gültekin diyor ki; “Ben yıkandım, arındım, durundum sizin mahalleye geldim.”
Yahu Gültekin sizin mahallenin suyu mu çıktı? Sen eskiden de Siyasal İslam’a hizmet ediyordun, şimdi de. Yalnız hizmetini farklı söylemlerle yürütüyorsun, son tahlilde Siyasal İslam’a çalışıyorsun. Sizin mahallede böylesi şark kurnazları çok olduğu için şaşırmıyoruz. Tek ayak üzerinde kırk yalanı birden söylersiniz, sütten çekilmiş ak kaşık olarak dikilirsiniz.
Abdüllatif Şener bunun çok tipik örneği, CHP’ye gel, milletvekili ol, bir dönem de gösterilmeyince; “Ben onlarla dalga geçtim” deyiver ve çevir rotayı. Siyaset ilke, ideal, omurgalı dik duruş gerektirir, hani sizin omurganız? Hani sizin ilke, ideal ve dik duruşunuz?
Bir de bu dönekliklerinin üzerine; “Bu vatanın sorumluluk duyan bir evladı olarak, mahallemi değiştirdim” falan sosunu dökmezler mi? Yeme yanında yat.
Şener; “Partimi değiştirdim” numarası çekiyordu, Gültekin “Mahalleyi değiştirdim” ayaklarında. Taş yerinde ağırdır oturun oturduğunuz yerde. ‘Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz’
Kurtuluş Savaşı döneminde gördük kimlere hizmet ettiğinizi. Bunlar sağın değişik kurgularla görev yükleyip, demokrasi güçleri içine gönderdiği Truva Atlarıdır. Son tahlilde Siyasal İslam’a, nihayetinde de emperyalizme hizmet ederler.
Şener bu tutumunu açık ve kaba şekilde itiraf etti, üstelik düştüğü komik durumlara aldırmadan. Gültekin ise aynı gidişin sinsi ve akıllı lafazanı.
Asıl erekleri; “Siyasal İslam’ın işi bitirdiğini, geri dönülmez bir yola girdiğini kitlelere kabullendirip, kanıksatmak”
Bunu da Kılıçdaroğlu ağzından söyleterek, bir taşla iki kuş vuracaklar.
Birinci kuş; “Siyasal İslam artık bu ülkenin kaderidir, buradan kaçış yok”
İkinci Kuş; “Kılıçdaroğlu adını kullanarak, onu itibarsızlaştırarak, Siyasal İslam’a prim sağlamak”
İddia; Kılıçdaroğlu’na adaylığı için “Bu ülke için son şans, bu şansı heba etme” dedim. Kılıçdaroğlu bana 'Ülke bitti hiçbirimizin kurtarma şansı yok” dedi. “Kemal Bey o zaman aday olma lütfen' dedim, bana 'Adaylığımı engelleme şansım yok” dedi.
Kanıtın nedir; “Hık, mık”
Bu deli saçması iddialara CHP’nin kurumsal yanıtı ortada: “Hayal mahsulüdür”. Nokta.
Bu tartışma burada biter. Ülke yangın yerine dönmüş. Her şeyi unuttuk, seçimin bütün faturasının Kılıçdaroğlu’nun üzerine yıkıldığı yetmemiş demek ki, biraz da böyle yan takviyeler gerekiyor anlaşılan.
Sonuçta Şener de, Gültekin de geldikleri aynı yere çıkıyorlar, Siyasal İslam’a. Ne yapalım; “Katranı kaynatmakla olmuyor şeker…”