Çünkü yılanın başı küçükken ezilmelidir. Yalan dolan, hile yapan, helaline haram katan, koynunda zehirli yılan besleyen adama benzer. Bir gün gelir, o yılan sahibini sokar ve öldürür. Çünkü yılanın kabiliyeti sokmaktır. Zehirini damarına kusmaktır. Haram da senin helal malının içinde zehirli yılan gibidir. Birgün gelir, senin bedenini ve ruhunu ızdıraba sokar. Çünkü haramın binası, zinanın ziyası olmaz. Zevki geçici, zehiri öldürücüdür. İşte örnek bir olay:
Çocuklarının terbiyesine dikkat etmeyen bir ana, onun ufak tefek suçlarını hoş görür. Çocuk da bunu fırsat bilip kötülüğü, hırsızlığı adet haline getirirmiş. Daha 7-8 yaşlarında iken evden, dışarıdan şeker, sakız gibi ufak şeyler çalmaya başlamış. Anası buna göz yummuş. Bir gün hırsız çocuk elinde bir yumurta ile eve gelmiş. Anası ona hiç sormamış, nereden aldın, dememiş.
Çocuk 10-12 yaşlarına gelince, tavuk çaldı, ana yine sormadı. Çocuk iyice hırsızlığa alıştı Ana da ona ayak uydurdu. Derken çocuk kaz, hindi, dana, inek, deve, at, sığır çalarak işi büyüttü. Çete kurdu. Eşkiya oldu. 18 yaşında devletin aradığı bir harami oldu (eşkiya başı). Başına olmadık iş aştı. Nihayet devlete güç yetiremedi, yakalandı. Mahkeme oldu ve idama mahkum oldu. İdam saati geldi. Meydana darağacı kuruldu. Mahkuma son arzun nedir diye soruldu. Feryadü figan ile ortalığı inleten annesini işaret ederek, annemi bir öpüyüm, son arzum annemin dilini öpmek dedi. Annesini idam sehpasına getirdiler. Oğlu anacığım, şu tatlı dilini uzat ta son bir kere öpeyim de öyle öleyim dedi.
Annesi dilini öpmesi için oğluna doğru uzatınca, oğlu anasının dilini eli ile çekip şiddetle ısırıp kopardı ve cellada ipi çek durma dedi. Cellat bu olaya şaştı ve neden senin için gözyaşı döken ananın dilini ısırıp kopardın deyince;
-Beni idama devlet değil, anamın dili mahkum etti, dedi ve başından geçenleri anlattı. Beni kötülüğe sevketti. Beni uyarıp, men etmedi. Dünyamı da, ahiretimi de yıktı. Zehir etti. Velhasıl, analık görevini yapmadı. Rahmetli babamın da şanını lekeledi. Aleme ibret olsun, çocukların terbiyesi için benim halim onlara ders olsun. Çek ipimi cellat dayı, dedi.
Bu olaydan alınacak dersi eşkıya olan oğlan böylece anlatmış oldu.
Biz de deriz ki;
Fenalığın, kötülüğün, günahın küçüğü olmaz. Aza, nereye gidiyorsun demişler de, çoğa gidiyorum demiş.
Gemide açılan küçük bir delik zamanla büyür ve geminin batmasına sebep olur. Ta ki kapatılsın.
Damla damla akan sular, mermeri deler. Damlalar sel olur, göl olur, denize akar, derya olur. Bir fıçıya bir iğne batırın, kısa zamanda fıçının içinde su kalmaz.
Eğer küçükken bir çocuğun çaldığı yumurtayı anası yerine iade etseydi, bu çouk eşkiya değil, evliya olurdu. Ahlak ve edep, terbiye verilseydi, idam değil ikbal olurdu. Ufak hatalar zamanla kabahat, suç olur, suç cürüm olur, cürüm büyür katliam olur, canlar gider. Belki bir millet, bir memleket yok olur. Yılanın başı küçükken ezilir. Yoksa sonra büyür, ejderha olur, sahibini yutar. Demiri tavında dövmeli edebi ahlakı terbiyeyi çocuğa çocukken vermeli. Kötü ahlak huy halini alırsa ölünceye kadar o huy ondan çıkmaz. Bunu bilmelidir.
HAK DEYİNCE AKAN SULAR DURUR
Hakların en çetini kul haklarıdır. Maddi ve manevi varlıklar kendilerine yapılan haksızlık ve adaletsizlikler nedeni ile haksızlığa uğrayabilirler. Bir hakkı gasbetmek gerek güç ve gerekse gizlemek suretiyle haksızlıkla bir menfaat fayda elde etmek, geçici bir mutluluk getirse de, sonu mutlaka felaket olur. Ummadığı bir zamanda yapılan haksızlıklar insanın ayağına dolaşır. Lanet halkası gibi haksızın başına geçebilir. Çünkü hak madde gibidir. Asla yok olmaz. Zayii olmaz. Madde de öyledir. Şekil değiştirir. Adı değişir ama yine maddelikten çıkmaz. Üzüm pekmez olur, pestil olur, şeker olur ama aslı maddedir. Su buhar olur, buz olur ama aslı yine maddedir.
Hak ta böyledir. Çünkü hakkın koruyucusu Hz. Allah’tır. Onun için hiçbir Müslüman asla haksızlık yapmamalıdır. Hakkı en çok koruyan ve asla ve asla haksızlık yapmayan tek insan Hz. Muhammed SAV. efendimizdir.