* “Terörle mücadele yasasını değiştirin” dediler. Değiştirdik, terörle mücadele edemez hale geldik. Artık teröristler yöre ayrımı da yapmıyor. Ellerinde aşağılık liderlerinin posterleri; burası Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin demeden yürüyorlar. (Şu an El Kaide ve yandaşları, ABD’de ya da AB ülkelerinde ellerinde Usame Bin Ladin’in resimleri ile gösteri yürüyüşü yapabilirler mi?...)
* “48 saatlik gözaltı süreniz, çok uzun. Kısaltın.” dediler. 24 saate düşürdük. Kendileri ise Metro saldırılarından sonra, süreyi 28 saate çıkardılar.
* “İfade özgürlüğünü genişletin!...” dediler. Onu da yaptık. Biz, atalarımıza sövenleri yargılayamazken; kendileri, ‘Ermeni Soykırımı olmamıştır’ diyenleri, yargılayabiliyorlar.
* “Dil özgürlüğünü genişletin!...” dediler. Genişlettik. Kürtçe, Zazaca kurslar açtık. Kendileri (Hollanda’da, Almanya’da) sokakta, caddede, parkta, başka dillerin konuşulmasını yasakladılar.
* “Her türlü koşulu yerine getirseniz dahi, sizin ülkeniz ve nüfusunuz çok büyük olduğundan; AB’nin özümseme kapasitesine göre, sizi alıp alamayacağımıza daha sonra karar vereceğiz” diyorlar. Kahin değilim ama yaptıkları çalışmalara göre, ucu açık müzakere süreci sonuna kadar; Türkiye’nin, küçülmüş iki devlet ya da federasyon olacağını düşlüyorlar. Baksanıza; adamlar, “Diyarbakır Kürtlerin başkentidir” diyecek kadar sapıttılar.
* Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyın!” diyorlar. Bizim Efendiler, bu buyruğa uyup da Kıbrıs’ı tanırlarsa hiç şaşmam. Eğer tanırlarsa; KKTC’den vazgeçtiğimiz gibi, bağımsız bir ülkenin topraklarını 36 yıldır silah zoruyla işgal altında tuttuğumuz için, 36 yıllık ödence de ödeyeceğiz. Bitmedi. 1973 Barış Harekâtı’nda ölen Rum askerleri için ödence istemleri de yolda...
* Ermeni soykırımını biz tanıdık, siz de tanıyın, yoksa sizi aramıza almayız!” diyorlar. Haklı olmamız ya da bizim insanlarımızın soykırıma uğramış olması, Batılı Efendiler için önemli değil. Önemli olan, onların bu konuda ne düşünmek istedikleri. Diyelim ki tanıdık; bu defa da arkasından, ödence ve toprak talepleri gelecek.
* Azınlıklar ve din özgürlüğü konularında yeni adımlar atmalısınız.” diye buyurdular. Daha biz adım atmadan, kendi misyoner radyolarını kurdular. İstanbul Müjde FM Kanalı, her gün 24 saat, Hıristiyanlık propagandası yapıyor.
* “Özelleştirmeyi hızlandırın!” dediler. Hızlandırdık. Yunan munan, Arap marap demeden neyimiz varsa satıyoruz ve sattık. Satmadık tek bir şeyimiz kaldı.
Ulu Önder Büyük Atatürk Samsun’a çıktığında, madenlerimiz yabancılara aitti. Hatta şehir hatları vapurlarımız, demiryollarımız, sanayiimiz de yabancılara aitti. (Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler adlı kitabında, askeri birliğimizi -Konya’dan- taşıyan trenin makinistinin Rum olduğunu, Türklere bu işin öğretilmediğini yazar.)
* * *
Ülke olarak aklımızı başımıza devşirmezsek; sonumuz korkarım, Efe’nin sonu gibi olacak…
Bu ülke öyle kolay kurulmadı.
Kendimize gelelim artık!.