“Eskiye rağbet var”
Karadenizli bir arkadaşım, Ardeşen’de yapmış olduğu çalışmaları anlattı. Yıllar süren çabaları sonuçsuz kalıyor. Ata tohumu kırmızı pirinçleri ne yazık ki bulamıyor. Çocukluk yıllarının damak tadı yok olmuş. Osmancık ilçesi, eşsiz tadıyla bu alanda markalaştı. Siyah renkli olan çeşidini duyduk. Kırmızı pirinç adında bir çeşidinin olduğunu hiç duymadık!
Ülke genelinde binlerce şubesi olan marketler, daha ucuz yüzlerce çeşit ürünle tüketicilerin dostu olarak ortaya çıktı. Dilediğiniz her ürünü bulabiliyorsunuz. Müşterilerin deyimiyle, her ürün bakkal amcalara göre daha ucuz. Tüketiciler, satın alacakları ürünlerin etiketlerinde yazılı olan bilgileri incelerken küçük bir ayrıntıya dikkat etmiyor: Satın aldıkları ürün yurtdışından getirilmiş. Ülkemizin her yöresinde yetişen ürünler pahalı olduğu gerekçesiyle satılamaz oldu. Pirinç, kuru fasulye, kuru soğan, nohut, mercimek gibi yerli ürünler market raflarından uzaklaştı. Yerli tarım ve hayvancılık ürünleri pahalı, göze hoş görünen ambalajlarda olmadığı için raflardan çekildi.
Kimyasal gübreler, ilaçlar yardımıyla hibrit tohumlar verim artışını sağladı. Üretici yüksek kazanç elde etti. Tüketiciler her mevsim dilediği ürünü satın almaya başladı. Önceleri herkes memnundu. Aldığımız her ürün göze hoş görünüyordu. Satın aldığımız ürünlerde bildiğimiz damak tadını bulamadık. Gıdaların besin değeri azaldı. Kanser başta olmak üzere hastalıklarda artışlar olmaya başlamıştı.
Yapılan araştırmalar sonucunda verimi artıran kimyasal ürünlerin insanların bağışıklık sistemini çökerttiği anlaşıldı. Bilinçsiz gübre ve ilaç kullanımı, gelişmiş ülkelerin satışını yasakladığı kimyasallar, toprağı, suyu, havayı kirletti. Sonuçta doğal ortamlarında yaşayan canlı türleri azaldı. Sonuçta bizler de adını duymadığımız salgın hastalıklara yenik düşmeye başladık.
Sorunun kaynağı bulunmuştu. Çözüm yolu aranmaya başladı. Bizlerden önce tarımla uğraşan büyüklerimizin kullandığı Ata tohumlarının sağlıklı beslenmenin kaynağı olduğunu çok geçmeden öğrendik. Büyüklerimizin, tadını beğendiği her sebzenin-meyvenin tohumunu atmak yerine, toprağa yeniden ektiklerini öğrendik.
Büyüklerimiz biriktirdikleri tohumları komşularıyla paylaşıyordu. Gelinlik kızların çeyiz sandıklarında bitki tohumları yer alıyordu. Gelecek yıllarda belki bulamayız diye evlerin gizli köşelerine tohumlar saklanıyordu. Hibrit bitki tohumlarıyla, ata tohumlarının arasındaki fark anlaşılınca gönüllü çevre dostları bulabildikleri tohumları toprakla buluşturdular. Elde ettikleri ürünleri çoğaltıp dostlarla paylaştılar.
Rize’nin Ardeşen ilçesinden Sabri Aslışen ata tohumu kırmızı pirinci bulmak için çabalıyor. Yıllardır sürdürdüğü çalışmaları sonuçsuz kaldı. Pes etmek yerine inadına çalışmalarını sürdürüyor.
Sebze ve meyve tohumları çeşitlendi. Dostluklar topraktaki tohumlar gibi gelişip çoğaldı. Bu alanda çalışmalar yapan ata tohum grubu kırk binden fazla gönüllü ile çalışmalarını sürdürüyor. Kurulan dernek Çorum’da ikinci ata tohumlarının dağıtımını yaptı.
İnsanın kanını donduran rezilliklerin haber bültenlerinde yer aldığı bugünlerde bir grup gönüllü içimizi ısıtan çalışmalarla seslerini duyurmaya çalışıyor. Tohumlar, çeyiz sandıklarından, eski terk edilmiş evlerden çıkıyor. Ata tohumlarının satışıyla ilgili yasal düzenlemeler nedeniyle büyüklerimizden öğrendiğimiz gibi elden ele; ilden ile ulaştırılıyor.
Ata tohumlarıyla elde edilecek ürünler, sağlıklı yaşamanın ilk adımı olmaya başladı.