Kapitalizm günümüzde çıkmaza girmiştir. Çıkmaz ne söz adeta çivisi çıkmış, yönetemez duruma gelmiştir. İş buraya gelince de sürekliliğini neofaşist; yani klasik faşizmin güncellenmiş hali ile sürdürme çabasındadır. Artık pek çok kapitalist ülkede ekonomik çıkmazı, klasik sağ ile neofaşistlerin ittifakı kurtarma çabasındadır. Örneğin Fransa’da Sarı Yelekliler hareketi üzerine, bunun tipik ve güncel örneğini görmek olasıdır.
Sovyetler Birliği’nde, sosyalist sistemin çökmesi ile birlikte Dünya’da solun genel bir gerilemesi, sendikaların çoğu kapitalist ülkede, işlevsiz kalması durumu söz konusudur. Sosyalist sistemin çökmesi ile kapitalizmin küreselleşme süreci aynı döneme denk gelmektedir. Ancak küreselleşme ezilen uluslara ve katmanlara mutluluk getirmemiştir. Daha fazla kan, daha fazla gözyaşı, daha fazla sömürü, yoksulluk ve sefillik getirmiştir.
Afganistan, Irak, Suriye savaşları Emperyalist kapitalist bloğun gözü doymazlığının ve kar hırsının göstergeleridir. Küreselleşme; uluslara bu acımasız, savaşçı ve sömürü sistemini dayatmıştır. Küreselleşme kapitalizmin ve neokapitalizmin; çeşitli unsurları diğer ekonomik sistemlerle entegre olarak ve onun en yakın ittifakçısı faşizmin, güncellenmiş haliyle, neofaşist bileşenlerini doğurmuştur.
Artık kapitalizm ve neokapitalist devletler, o uygarlığın odak noktası dediğimiz Avrupa ülkelerinde bile, sosyal devlet ilkesini erezyona uğratmışlardır. Başta Fransa’da bunun güncel örneğini yaşıyoruz. Fransa’nın sermaye çevreleri gibi, çözümün klasik sağ ile neofaşist sağ ittifakta olduğunu Macron da açıkça dile getirmiştir. Fransa ilk Rönesans ve Reform yapmış bir ülke olarak, çözümü burada değil, sosyal devlet ilkesi ile tüm katmanları kucaklamakta bulmalıydı. Fransa’da Sarı Yelekliler ile ülkemizde Gezi olayları tabanda ve başlangıçta benzer nitelik taşımaktadır. Sarı Yelekliler eyleminin başlangıcı akaryakıt zamlarıdır, Bizim ise Haziran 2013 Gezi Parkı’nda ağaçların kesilmesi olayların tetiklenmesine sebep olmuştur. Bu durum genelde bir hoşnutsuzluğun dile getirilmesidir. Alman Filozof Karl Marks’ın sözü doğrulanıyor. “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.”
‘Kapitalizmde kârlar özelleştirilir, zararlar kamulaştırılır’ ilkesi ne yazık ki hiç değişmemiştir. Artık burjuva ideologları dahi krizin derinleştiğini, hatta pek çoğunun 1929 krizine benzettiklerini söyleyenlerinin sayısı artmaktadır. Der Spiegel dergisinin tespitine göre, ABD ve AB devletleri olmak üzere, çoğu devletlerin şirket kurtarma harcamaları (banka garantisi verme, sermaye artırımı, batık kredilerin satın alınması yoluyla) çığ gibi büyümektedir. Ülkemizde ise 4000 e yakın şirketin konkordato ilan etmesi düşündürücüdür. ‘Kriz, mıriz’ yok ta bunca şirket keyfinden mi konkordato ilan ediyor?
Kapitalizmin son çeyrek asırdan fazla döneme damgasını vuran neoliberalizm bütün tezleriyle çöküyor. Kapitalizmin bütün öngörüleri pratikte çöküyor. Kapitalistler eski ve ilkel yöntemlerle artık ülkeleri yönetemiyorlar. Çare, önce hukuk, demokrasi, katmanlar arası derinleşen, ekonomik uçurumun ortadan kalkması, yani “Komşun açken, senin tok yatman” çevresindekileri daima huzursuz edeceğinin doğallığıdır. Sonuç olarak; Bütün kötülüklerin anası kapitalizmin gözü doymazlığıdır.