7 Nisan 2023 tarihli “Ülkemizde İnşaat Gerçeği” adlı yazımda; “…Ülkemizde 6 şiddetinde bir depremde, onlarca insan ölür, yüzlerce bina yıkılır, çatlar, kullanılmaz hale gelirken; Japonya’da 9 – 10 şiddetinde depremler; Japonlara sinek vızıltısı gibi gelir…” deyip; yazımı, “Çünkü Japonlar, pek çok ulusta olmayan meziyetlere sahiptir...” diye bağlamıştım.
Bugün de anılan yazımın devamı niteliğinde, her ulusun örnek alması gereken Japon Ulusu ’nu anlatıp, onların pek çok ulusta olmayan, meziyetlerinden söz edeceğim.
Edeceğim de, ya da ediliyor da ne oluyor?
Hiç.
Koca bir hiç.
Eğitim düzeyimiz, eğitim anlayışımız ve de sözde eğitimcilerimiz böyle olduğu sürece; gelişmiş ülkeler uzayda cirit atarken ne yazık ki bizler hurafeler bataklığında boğulmaya mahkumuz.
* * *
Gıptayla ve ilgiyle izlediğim bir toplum, bir ulustur Japonlar.
Her dem olgun, her dem sakin tavırları, çocukluk yıllarımdan beri, hep ilgimi çekmiş, hep cezp etmiştir beni.
Bizde gündeme getirip tartışan yok ama birkaç gün önce; Batı Dünyasının (bile) bu Ulusu, şaşkınlıkla ve de hayranlıkla izlediklerini okudum…
Tüm ulusların (ve de bizim de) Japonlardan öğreneceğimiz çok şey var.
Var olmasına var da işimize gelmiyor öğrenmek…
Daha doğrusu yıllardır, bu ülkenin kanını, iliğini sömüren malum kesimin işine gelmiyor.
Gelir mi?
Gelmez tabii…
Japonlar gibi aldıkları kültürü özümsemiş, o kültürü, hal ve hareketlerine yansıtmış, olgun ve ilkeli bir kitleyi; amaçları ve çıkarları doğrultusunda kullanıp, yönlendiremez, yönetemezler ki…
* * *
Onca büyük felaket, onca büyük acılar yaşadı Japonlar.
Ama başı kesik tavuk gibi sağa sola saldırarak koşuşan ya da salya sümük ağlaşıp; “yardım istiyoruz; onu, bunu, şunu istiyoruz; nerede devlet?” diye cazgırlık eden tek bir Japon’a rastlanmadı, bugüne değin…
Ya da yardım dağıtım noktalarına saldıran, tek bir Japon’a tanık olunmadı.
Raflarında sınırlı miktarda mal kalmış olduğunu bilmelerine karşın; o dükkânların önünde sırasını beklerken, sıralarını bozup, cam çerçeve kırarcasına kapılara saldıran tek bir Japon olmadı.
,,, …
Bu durumu yadırgayan (daha doğru bir ifadeyle kıskanan) Katolikler, kendilerine ait bir web sitesinde; “…Felaket üstüne felaket yaşayan, üstelik Hıristiyan olmayan bu insanların; tek bir taşkınlığına, tek bir yağmalama olayına karışmamasını açıklamak, mümkün değildir…” denilmiş.
Sizce de bu saptamanın(!) temelinde her ne kadar kıskançlık yatsa bile; tartışmaya değer bir saptama değil mi, bu saptama?
Gerçekten, peygambersiz, dinsiz ve kitapsız Japon Toplumu; nasıl bu kadar üst düzey insanî nitelikler gösterebiliyor?
??!!...
Bu soruyu bir de bize uyarlayarak şöyle soralım; biz ve bizim gibi olan devletlerin, dini var, peygamberi var, kitabı var ve de maşallah(!) binlerce diplomalı, diplomasız din adamı var.
Var da ne oluyor?
Hırsızlığın, yolsuzluğun, her türlü ahlaksızlığın dik âlâsı bizde var…
Niye?
Neden?
Sizce de üzerinde durulması, düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu değil mi, bu konu?
??!!...
Gelin bu işi biz yapalım
(Sürecek)