İyi Parti, aldığı kararlarla kendine güvenen, umut bağlayan kitleleri ve seçmenlerini şaşırtmaya devam ediyor. Her parti kazanmak için kurulur ve seçimlere girer. İyi Parti’nin kaybederken kaybettirecek olmasının, iyi bir yaklaşım olup olmadığını, az çok gündemi takip eden herkes bilir.
İyi Parti Lideri Meral Akşener’in ve partisinin karakteristik özelliğini Sayın Aytunç Çıray’ın Flash TV’de yaptığı açıklamalar oluşturuyor sanırım. Altılı Masa’yı tekmeleyip kalkan Akşener; “Ben devlete karşı son görevimi yaptım” diyor. Buradan anlaşılan İyi Parti bir yerlerden icazet alıyor ve kararlarını ona göre uyarlıyor sanki. Bir dava partisi değil, belli görevleri üstlenmiş rol partisi gibi…
Geçtiğimiz yerel seçimler İyi Parti’nin de içinde olduğu “kazan kazandır” metoduna dayalıydı, elbette ki bu durum işin doğasına uygundu ve anlaşılabilirdi. Oysa şimdi “kaybet kaybettir” politikası izliyor ve bunu İyi Parti üyeleri de anlayabilmiş değil. Anlaşılan İyi Parti’yi kurduran güçlerin “Atık görevin bitti, partiyi tasfiye sürecine gir” demeye başladığı yorumları yapılıyor ki, bunlar gelişmelere uygun yorumlar.
İyi Parti’nin aldığı kararların, dolaylı değil doğrudan AKP’ye hizmet edeceği görülüyor. Zaten Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu doğrultuda emareler görülmüştü. Yoksa Akşener, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, kaybedince “O gece oturup iki rekât şükür namazı kıldım” der miydi?
Akşener’in Altılı Masa’yı tekmelemesinden sonra ittifaka en az 5 puan kaybettirdiği tahminleri yapılıyor. Elbette İyi Parti seçmeni bu ikiyüzlü tavrı değerlendirecektir. Üstelik te var olmasında birinci derecede rol oynayan, ödünç milletvekili verecek kadar demokratik tavır sergileyen bir partiye karşı yapılan bu…Tam bir güvenilmezlik…
Seçimler öncesi “kazanacak aday” yalpalamasının altındaki asıl gerçek, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazanacak aday olmasıymış meğer.
Kazanacak aday olarak CHP’nin iki büyükşehir belediye başkanını öneriyordu. Oysa şimdi bu belediye başkanlarının başarısızlığından dem vuruyor. Akşener’in ve partisinin samimiyetini açıklamak açısından çarpıcı örnektir.
Şimdi belediye başkanlıklarına uygun görmediği kişileri geçmişte Cumhurbaşkanlığına uygun mu görüyordu? Duyduk ve inandık!
Bugün içinde yaşadığımız cehennemin taşlarını döşeyenlerin başında bir kısım milliyetçiler geliyor. Oysa Erdoğan; “ Biz bütün milliyetçiliği ayaklar altına almış iktidarız.” demişti.
İyi Parti’nin gerek genel, gerekse yerel seçimlerde izlediği yol ortada. Buna iyi yol denebilir mi? “Kaybet ve kaybettir” politikası sadece rakip partilerin işine yarar. Oyları gittikçe düşen iktidar partilerine can suyu olur.
İyi Parti seçmeni bu gerçeği görecektir umarım. İyi Parti, iyi mi yapıyor? Yoksa kötü mü?