İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan sivillerin çıkışı için saldırılara, daha doğrusu katliama günde 4 saat ara vermeyi kabul etti.

Ve 4 saatlik aranın 3 saat önceden duyurulacağı belirtildi ve de ilk kez 10 Kasım Cuma günü uygulandı.

Ama 7 Ekim’den bugüne, tam 38 gündür (7 Ekim-13 Kasım) karadan, havadan, denizden bombalanan Gazze üstüne, aradan hemen sonra yine ölüm yağmış ve yağmakta.

Bütün dünya ve BM ise tam 38 gündür bir film gibi seyreder olmuş ve olmakta.

Zaten 75 yıldır İsrail için alınan BM kararların hiçbiri uygulanmaz olmuş, büyük çoğunluğu ABD tarafından veto edilmiş ve İsrail’e bir dokunulmazlık zırhı oluşturulmuştu.

* * *

Aslında Gazze üzerine ölüm yağdırılırken 24 Ekim, Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşunun 78’nci yıldönümü idi.

İşte bu nedenle, önce birkaç örnek üzerinden bir bakmak gerekti.

Neler olmuş ve de BM ne demiş, ne yapmış bir görmek gerekti.

Çünkü:

-1994’te Ruanda’da 1 milyon Tutsi katledildi; BM, haberim yoktu dedi!

-1995’te Bosna-Hersek’te, Sreprenitsa katliamında 8 bin Müslüman katledildi; BM, gözünü yumdu!

-2001’de ABD Afganistan’ı işgal etti; BM, “Onlar da ABD’nin ikiz kulelerini vurdu dedi!

-Ermenistan, 1993’te Azerbaycan topraklarını işgal etti; BM, yapmayın etmeyin beyler dedi!

-2003’te Irak, kanlı bir şekilde işgal edildi. 200 binden fazla insan öldü. 1,5 milyon insan sığınmacı oldu; BM, “bu Saddam da zaten çok oluyordu dedi!

-2011’de Libya yerle bir edildi, Kaddafi linç edildi, Libya petrolleri paylaşıldı; BM, Kaddafi de yaramaz biriydi dedi!

-İsrail’in 1947’den bu yana Filistin halkına yaptığı saldırılara ve katliamlara ise bu kadar da olmaz artık, ayıp oluyor denildi! Bugün de aynı

Ve Kore ve Vietnam ve Suriye ve Yemen gibi, bu örnekler daha da çoğaltılabilir

* * *

Peki, Birleşmiş Milletler’in (BM) amacı ne idi?

Özet olarak savaşları engellemek, barışa hizmet etmek, uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliği sağlamaktı.

Peki, kurulduğundan bu yana bu görevini yaptı mı? Yapmadı, yapamadı.

Barışa ve güvenliğe bir katkısı oldu mu? Olmadı, olamadı.

Çünkü 193 ülke üyeli BM’nin Genel Kurul kararları, “tavsiye” niteliğindedir. Yalnız ana organlarından Güvenlik Konseyi’nin kararları bağlayıcıdır.

Güvenlik Konseyi ise 15 üyelidir; 5’i daimi üyedir, 10’u 2 yılda bir değişir.

Ama bu 5 ülkenin, alınmış kararları “veto” yetkisi vardır. Bunlar ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’dir. Üstelik bu 5 ülke de nükleer silah sahibidir. Üstelik her türlü örgütü besleyen, silahlandıran ve donatan da bunlardır.

Sonuçta bu 5 ülkenin “veto” yetkisi olduğu sürece, BM’nin asli görevini yerine getirmesi mümkün değildir. Nitekim veto en çok ABD tarafından kullanılmış, İsrail’in Filistin ve Gazze katliamları için alınan tüm kınama kararları veto edilmiştir.

Yani sorun tepedeki bu yapıdadır.

İşte bu nedenle BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Eşitsizlik tepede başlıyor. Örgütün strateji ve yapısında değişikliğe gidilmeli çağrısında bulunmuştur.  

* * *

“Veto” yetkisi olan 5 ülkenin dışında kalan 188 ülkenin ise hiçbir etkisi yoktur.

Nitekim Birleşmiş Milletlerin 78 yıllık sürecine baktığımızda:

-İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) oluşturan 57 İslam devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-Arap Birliğini oluşturan 22 Arap devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-54 Afrika devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-44 Asya devletinin, Rusya ve Çin hariç hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

-47 Avrupa devletinin, İngiltere ve Fransa hariç hiçbir etkinliği ve yaptırımı yoktur.    -Amerika’daki 35 devletin, ABD ve Kanada hariç hiçbir etkinliği ve yaptırımı yoktur.

-Ve 14 Avustralya (Okyanusya) devletinin hiçbir etkinliği ve hiçbir yaptırımı yoktur.

* * *

Sonuç olarak, BM’nin bugüne kadar olan işlevinde görülüyor ki:

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 1920’de kurulan Milletler Cemiyeti, İngiltere’nin hizmetinde ve İngiltere kararlarına meşruluk kazandıran bir örgüt olmuştu.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1945’te kurulan, bugün 193 üyeli Birleşmiş Milletler (BM) ise 1945’den bu yana, ABD’nin hizmetinde ve ABD kararlarına meşruluk kazandıran bir örgüt olmuştur.

Aslında görünen o ki, her ikisi de Batı kapitalizminin askeri, siyasi ve ekonomik kararlarının koruyucu şemsiyesi olmuştur.

İşte İsrail, bu koruyucu şemsiye altında ve de bütün dünyanın gözü önünde Gazze’de bir soykırım yapmaktadır.

Ama yine de BM’ye rağmen dünya halklarının sesi, Gazze için yükselmektedir.