Beklenen sonuç geldi ve Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi. Diplomayı veren, yatay geçiş konusunda komisyonu oluşturup, şartları belirleyen fakültesi değil, rektörlüğü iptal etti. Hukuki raporun çıkması gereken adres fakülte bunu imzalamadı. 

CHP 23 Martta ön seçimle Ekrem İmamoğlu’nu aday göstermek istiyordu. Elbette böylesi demokratik bir seçimle İmamoğlu’nu aday göstermek çok önemli ve demokratik bir şölen olacaktı. Saray rejimi buna fırsat vermeden acilen 23 Marttan evvel üniversiteyi kullanarak bu kararı aldı.

Diğer yönden demokratik yoldan belirlenmiş bir adayı seçime sokmuyormuş, rakibini siyasi yasaklı hale getirdi, algılarını ortadan kaldırmak için bunu özellikle 23 Mart’tan evvel yaptı.

CHP’ye ön seçimle demokratik yoldan aday belirleme ve başı dik seçime gitme, demokrasi şöleni yaşama gibi fırsatı vermediler.

İşi konunun uzmanlarına bırakalım. Türk Ceza Kanununun yazarı olan Prof Dr. Adem Sözüer diyor ki: “Yatay geçiş komisyonunu oluşturan işletme fakültesidir. Kararı veren işletme fakültesidir. Diplomayı hazırlayan imzalayan işletme fakültesi ve mezuniyet birimidir. Dekanıdır, rektörüdür. Yetki ve usulde paralellik gereği diplomayı ancak veren kurum ve kurul geri alabilir.”

Kısacası diplomanın geri alma işlemi kesinlikle tam hukuksuzluktur.

Rejimin ne kadar baskıcı olduğu gözler önünde, buna rağmen akademi buna direniyor. İstedikleri kararı çıkaramıyorlar. Kanunsuz yollara başvurarak yetkisiz kurullar aracılığı ile işi oldu-bittiye getiriyorlar.

Hukukçuların genel görüşü bu kararın “Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği” yönündedir. Ancak iktidarın daha önce Anayasa Mahkemesi kararlarına uymadığı düşünülürse konunun nereye evirileceğini kestirmek güç değil.

Bu durum bize bir şeyi net olarak gösteriyor. Artık bu iktidar ve lideri seçim kazanma gücünü kaybetmiştir. Kesinlikle normal bir aday karşısında seçim kazanamıyor. Demek istiyor ki; “Muhalefet, benim karşısında kazanabileceğim bir aday belirleyene kadar yasaklamaya devam edeceğim.”

“Rakip adayı kendim belirleyeceğim” diyor. Göstermelik bir seçimle işi bitireceğim havasında. “Milli irade” filan sözleri hepsi boş.

Bazıları safça “İmamoğlu olmazsa, Mansur Yavaş var” gibi rüyalara dalmakta. Aslında bu gidiş sayın Mansur Yavaş’ın da sonunu gösteriyor. Kimse kendini kandırmasın. Konu üzerine Mansur Yavaş’ın açıklaması kayda değerdir. ”Adaylık kararımı askıya aldım” Gösterilebilecek en akılcı tavırdır.

İktidar suyu yokuşa yukarı akıtmaya çalışıyor. Kısa süre engel olabilir. Ancak hiç kuşkunuz olmasın sel yatağına oturacak. Zira ‘eşyanın doğasına aykırı’

İptal edilen İmamoğlu’nun diploması değil halkın iradesidir.