Kontrolden çıkan zam yağmurları toplumsal bir travmaya dönüşüyor. Bir avuç mutlu azınlık dışında toplumun neredeyse tamamı mutsuz, umutsuz.
Başta akaryakıt olmak üzere şekere, yağa, gayrimenkul fiyatlarına, kiralara gelen zamlar halkın belini kırdı. Neredeyse her gün benzine, mazota, LPG’ye zam geliyor. Millet arabasına binemez hale geldi. Zamları kontrol edecek, önüne geçecek bir mekanizma da yok.
İğneden ipliğe her şeye her gün zam gelirken asgari ücret, memur ve emekli maaşları ise yerinde sayıyor. Dar gelirlinin kira, elektrik, doğalgaz ve su faturası derken gıdaya ayıracak parası kalmıyor. Köylü traktörüne binemeyecek, biçer döverini kullanamayacak duruma geldi. Bu gidişle hızla bir kıtlık dönemine doğru yol alıyoruz.
Zamlara gem vuramayan bir iktidar ne diye halktan oy talep edecek? Otomatiğe bağlanmış gibi her gün döviz fiyatları artıyor. 2002 öncesi yaşanan ekonomik duruma geri dönüldü. Seçimlerde iktidarın değişmesi ile durumun kısa sürede düzeleceğine dair bir beklenti de kimsede yok.
Mevcut iktidar yokluk, yoksulluk ve yolsuzluğu yok edeceğini ileri sürerek 20 sene önce tek başına iktidara geldi. Ancak 20 yıllık tek başına iktidarın sonunda zamlara ve enflasyona maalesef yenik düştü. Köylerde tarlalar ekilemez, insanlar otomobillerine binemez hale geldi. Gıda ve ilaç fiyatları dolu dizgin artmaya devam ediyor.
Bence cumhurbaşkanı ülkenin içine düştüğü çıkmazdan kurtarılması için bütün muhalefet partileri ile bir araya gelmeli, konsensüs sağlanmalı ve milli bir çıkar yol bulunmalıdır. Aksi halde hepimiz aynı geminin içinde zamlar ve enflasyon çukurunda boğulmaya mahkûmuz. Allah yar ve yardımcımız olsun.