Hz. Ali’nin harp taktiği hem insani ve hem de İslamidir. Namlı Amr b. Abdut 150 kg.lik bir yiğidi, bu düşünce ile mağlup etmiştir. Hendek harbinde o zaman 4 milyon kilometre karelik geniş muhite nam salan Abdudun ikiye bölündüğünü gören müşrik askerlerinin moralleri bozulmuş ve geri çekilmişlerdir. Neticedep zafer İslam’ın olmuştur. R.SAV., Ya Ali, eğer Abdud’a yenilseydin İslam ordusu bitmiştir, buyurmuştur.
Hz. Ali R.A. bütün savaşlarda özellikle Bedir’de, Uhut’ta, Hendek’te, Heyber Kalesi fethinde aynı tavır, aynı başarıyı elde etmiştir.
Netice itibariyle; Hz. Ali R.A. bahadırlığı, yiğitliği, cengaverliği ile İslam’a en büyük hizmeti yapan önder bir insandır. Ahlak ve feraseti ile de mükemmel bir müslümandır. En ileri İslam büyüklerinden birisidir. Bu dünyada da ahirette de böyledir. Çünkü dünyada iken cennetle müjdelenen 10 kişiden birisidir. Aşerei mübeşşeredendir.
*
Ömrü harplerde geçen Hz. Ali R.A. hazretleri, Hülefai Raşidinyden R.SAV.den sonra İslam’ın 4. halifesidir. Halifelik siyasi bir konudur. Siyaset, iktidar hırsı bütün dünya tarihinde, bütün hukuki, ahlaki, insani kuralları yıkan, hiçbir hudut tanımayan bir illettir. Bütün insanlık tarihi bunun şahididir. İslam tarihinde ise Kerbela olayı, Hz. Hüseyin R.A. ve 72 masumun kılıçtan geçirilmesi. R.SAV.in gözünün bebeği olan Hz. Hüseyin R.A. ve yakınlarının Kerbela’da zalim Yezit tarafından katlettirilmesi bunun en acı örneklerinden sadece birisidir. Onun için bu siyasi konuyu açıp da 1500 senedir kanayan yaraya tuz ekmek anlamına gelecek bu konuyu ilim ehline ve yüce Allah’ın adaletine bırakmanın en uygun olacağına inandığım için bu acıklı olayları dile getirmeyi yerinde bulmuyorum. Bu zamanın insanını o zamanki zalim Yezit ve yönetiminin şenaatlarını yenilemek arzum dışıdır. Onun için bu konuya değinmiyorum.
Neticede; Hz. Ali R.A. hazretleri, Halife Hz. Osman R.A. hazretlerinin şehadeti sonunda sahabilerin itikatı ile İslam’ın 4. halifesi olarak seçiliyor. Ama Şam hakimi Muaviye de Şam’da halifeliğini ilan ediyor. Hz. Ali bir bedende iki baş olmaz mantığı ile Muaviye ile mücadele etmek zorunda kalıyor ve sonunda zaferi kazandığı halde maksatlı hakem olayı ile düzenbazlıkla hilafet Muaviye’ye bırakılıyor.
İslam ordusu 3’e bölünüyor. Hakem olayını tertipleyen Muaviye taraftarları, Hz. Ali R.A. hazretlerinin taraftarları Alevi-Ehlibeyt taraftarları ve iki tarafı da kabul etmeyen hakem olayını reddeden harici guruptur ki sonunda terörizme dönüşmüş bir guruptur. Muaviye ve Hz. Ali taraftarlarına ölüm fermanı çıkaran bir guruptur ki Hz. Ali Nehrevan savaşında bunlara büyük darbe vursa da belki başlangıçta hakem olayına itiraz etmekle haklı bir hareket etmişlerse de sonradan işi eşkiyalığa, terörizme varan ve müslümanların kanını akıtmayı mübah saban bir örgüt olmuşlar ve Hz. Ali tarafından bertaraf edilmişlerse de uzantıları günümüze kadar gelmiştir.
Marjinal bir gruptur. Demokratik dünyada artık bunların modası geçmiştir. Türk milletinin henüz Müslüman bile olmadığı 1500 sene önceki bir olaydan bu günün insanları asla sorumlu tutulamaz. Aksi halde İslam’ın esası olan birlik, beraberlik büyük zarar görür. İslam toplumlarının bugünki dağınık halinin ana sebeplerinden birisi de bu, yüzlerce sene geçmişe dayanan bu ayrımcılığa dayanmaktadır. Alevi, sünni, mezhep, cemaat kavgaları gibi işte bu kagaşanın tabii bir sonucu olan ve hariciler tarafından tertip edilen bir suikast sonunda Hz. Ali R.A. hazretleri İbni Mülcem haini tarafından sabah namazında zehirli hançerle şehit edilmiştir. Aynı sabahta Muaviye camiye gelmiş, Şam’da suikastçi başarılı olamamış, Mısır valisi Amr. B. AS hastalandığı için o sabah camiye gelememişlerv e suikastten kıl payı kurtulmuşlardır. Yani bu işin sonucu mahşerde ilahi adalete kalmıştır.
Hz. Ali R.A. hazretlerinin vefatından sonra sahabiler, Medineliler, Basralılar Hz. Ali’nin büyük oğlu Hz. Hasan’a biat etmişler ve onu halife seçmişlerse de Şam’daki Muaviye Hasan’ı bildirildiğine göre hanımına zehirletmiş, şehit olmuş. Sonra da Muaviye yerine sarhoş zalim oğlu Yezit’i halife seçtirmiştir.
(SÜRECEK)