Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Güre beldesinde, eskiden belediye teşkilatı vardı. Çoğu belediyeler gibi orası da lağvedildi.

Güre, dünyanın oksijen depolarından Kaz Dağları’nın eteklerinde, hem deniz, hem termal turizmini birlikte sunan Kuzey Ege’nin olağanüstü güzel köşelerinden biri. Edremit’e 12 kilometre. Arada da Akçay var. Altınoluk da Güre’ye 18 kilometre kadar. Yine Burhaniye Ören de hemen iki adım denilebilir. Dolayısıyla, Edremit Körfezi’nde birbirine çok yakın harika turistik beldeler…

*

Ankara’da Doğan Jeotermal Şirketi Sahibi, Polatlı’da da boru fabrikası bulunan hemşehrimiz Mehmet Ali Doğan, jeotermal alanında Türkiye’nin yetkin uzmanlarından biri. Güre’deki termal kaynakları ile ilgilenmeye başlaması, sanırım 20 yıl öncesine dayanıyor. Bölgede yer incelemesine birlikte de gittik. Sonuçta gerekli arazi, Hattuşa adı altında kurulan şirkete tahsis edildi ve 500-600 yıllık zeytin ağaçları korunarak devre-tatil tesisleri kurulmaya başlandı.

Proje etap etap büyüdü ve şu anda Kuzey Ege’nin en büyük turistik tesisi ortaya çıktı.

İşin başından beri M. Ali Doğan dostuma inandım ve hep yanında yer aldım. O da, projeyi adım adım gerçekleştirerek  benim gibi kendisine güvenen dostlarını mahcup etmedi.

Belirli aralıklarla bizi orada defalarca misafir etti.

Mükemmel bir sağlık kür merkezi. Ayrıca, yürüme mesafesinde özel plajı da var.

M.Ali Doğan kardeşimin başarısı Edremit Güre ile sınırlı da değil. Ankara Ayaş, Hatay Erzin, Tekirdağ Saray ve Bolu Göynük’te de termal tesisleri var. Çorum’un yanı başında Havza’ya planlanan termal tesisin de 2024 yılında tamamlanması öngörülüyor.

*

Kızım Zeynep, damadım Alper Ergüder ve iki torunum Ege ve Eylül, Balıkesir’de yaşıyorlardı, yeni kararnameyle Bursa’ya yerleştiler. Dünürlerimiz Ayşe-Sarper Ergüder çifti ise, İstanbul Maltepe’deki evlerine hiç gitmez oldular, 12 ayı Ayvalık’ta geçiriyorlar.

Gelinim Pınar’ın anne-babası Meriç-Muzaffer Göğercin çifti, kışı Antalya’da, yazı Seferihisar Doğanbey’de geçiriyorlar. Pınar ve Onur’la, torunlarım Atlas ve Hazar da Doğanbey’deki yazlıktalardı.

Yani, bütün aile yakınlardaydı…

M.Ali Doğan dostumun ısrarı üzerine Güre’de “büyük aile”yi bir araya getirdik.

*

Kardeşim İsmail ve eşi Nurgül, zaten yıllardır Akçay’da yaşıyorlar. Her ikisi de solunum yolu sorunları nedeniyle oksijene kaçtılar. İstanbul Mecidiyeköy’deki evlerine, arada bir oğulları Yöntem uğruyor. Ki o da Akçay’da kendi evini alıp yerleşti ve home-ofis çalışmaya başladı.

O yöreye her gidişim, kardeşim İsmail’i görme fırsatı yarattığı için beni ayrıca memnun ediyor.

Güre’ye geçmeden önce İsmail’in yeni bahçeli evine misafir olduk.

Nurgül’den de İsmail’den de diyet yapıp kilolarını biraz kontrol etmeleri konusunda söz aldım, bakalım.

Yeğenim Yöntem’le görüşmemizi, Edremit’ten ayrılacağımız günkü buluşmamıza bıraktım.

*

Benim kız kardeşim yok, ama tanıştığımız günden beri Hatice Hamoğlu’nu kız kardeş bildim.

Çorum’un  önceki milletvekillerinden Ali Haydar Şahin ise “kankam”…

Hatice kardeşimin Hattuşa’da, Ali Haydar kardeşimin de eşi Makbule hanımla birlikte yakın bir tesiste olduğunu, oraya gitmeden öğrenmiştik. Hattuşa’ya varır varmaz, bizi, o her zamanki sımsıcak sevgisiyle, gülen dost yüzüyle Hatice Hamoğlu karşıladı.

Bir akşam da O’nun balkonunda “çay partisi” yaptık, gülüp eğlendik, hoş saatleri paylaştık.  

*

Meriç-Muzaffer Göğercin dünürlerimiz, Pınar-Onur Yolyapar evlatlarımız, Atlas ve Hazar torunlarımız Seferihisar Doğanbey’den geldiler. Ayşe-Sarper Ergüder dünürlerimiz ise son günümüzde Ayvalık’tan gelip bizimle birlikte oldular. Damadımız Alper Ergüder ve İspanya’da turizm işletmecisi olan ağabeyi Tolga Ergüder, Ege ve Eylül’ü bizimle bırakıp gittiler.

Kuzenlerin birlikte olma sevinci, gerçekten görülmeye değerdi.

*

Sevgili dostum M.Ali Doğan, Avrupa’daydı. Ben ayrılmadan dönebileceğini tahmin etmiyordum, ama dönüşünü öne almış, ayrılmamdan önceki akşam geldi.

Uzun uzun sohbet ettik, özlem giderdik.

Jeotermal alanında uluslararası teklifler de almaya başladığını öğrenmek mutlu etti beni.

*

Eşim Hülya, kızımla damadımın Bursa’ya yerleşmelerine yardım etmek üzere orada kaldı.

Ben ise, Çorum’a dönmeden önce yarım günümü Akçay’da kardeşim İsmail, gelinim Nurgül ve yeğenim Yöntem’le paylaştım.

Reklam tasarımcısı Yöntem, işinde çok başarılı. İstanbul’a nadiren gidiyor, işleri Akçay’dan yönetebiliyor. Bir tek eksiği varsa, evlenip Nurgül’le İsmail’e bekledikleri torunu vermiyor.

Gerçi, genç kuşakların evlilikleri de bir tuhaf…En küçük bir sebeple çıt diye kırılıyor ve ayrılıyorlar. Belki bu nedenle, ince eleyip-sık dokuyanlar da aradıklarını bulmakta zorlanıyor olabilirler.

*

Toplumsal bir travma yaşadığımız gerçeğini gözardı etmememiz ve ekonomiyi düzlüğe çıkarmaya çalışırken, toplumun psikolojisini düzeltmeye yönelik sevgi, hoşgörü, anlayış dozunu da artırmamız gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı dil, siyasi malzeme olarak birilerinin işine yarıyor olabilir, ama teneffüs ettiğimiz havayı zehirliyor, farkında değil misiniz?

Mehmet Yolyapar, Akçay’da yaşayan kardeşi İsmail Yolyapar’la..

Nurgül Yolyapar ve Hülya Yolyapar…

Mehmet Yolyapar, yeğeni Yöntem Yolyapar’la…

Hattuşa Kazdağları tesislerinde “geniş aile”...

Peyzajı ile herkesi hayran bırakan tesislerde bir anı fotoğrafı…

Mehmet Yolyapar, Ali Haydar Şahin…

Hülya Yolyapar, Hatice Hamoğlu, Makbule Şahin…