Türkiye’nin dört bir yanından yangın haberleri geliyor. Ormanlarımız Alev alev yanıyor. Geleceğimiz yanıyor. Alevler yerleşim yerlerine kadar sıçramaya başladı. Yangına karşı önceden yapılan bir plan olmadığı, hiçbir önlem alınmadığı, halkın eğitilmediği, teknolojinin kullanılmadığını her safhada içimiz yanarak izliyoruz. Yangın, peşinden panik, geç müdahale, yetersiz ekipman, bilinçsiz ve eksik insan gücü, sonunda küle dönen ormanlarımız ve geleceğimiz. Her yıl yinelenen bu kısır döngü nasıl kırılacak?
Yangın deyince aklımıza söndürmek geliyor. Oysa asıl söndürme, önceden önlemle başlar. Yangınlar öncesi hiçbir ön hazırlığımız yok. Örneğin ABD’de “mevsimsel risk haritaları” çıkarılıyor. Sıcak bölgelerde denetim ve eğitimleri artırıyorlar. Ülkemizde orman yangınlarının yüzde 90’dan fazlası insan kaynaklı. Önlenebilir fakat bu bilinç halka hakkıyla verilemiyor. Karar vericilerin bu konuda ısrarcı çalışmalarını göremiyoruz.
Yangın sonrası ağaçlandırma çalışmaları iyi niyetli değerlendirilebilir. Bunun da bilinçle yapıldığına inanamıyoruz. Koruyamıyorsak bitki örtüsü de değiştirilmeli. Kızılçam, karaçam hızlı büyümesi nedeniyle tercih ediliyor. Ancak yangın anında da her bir kozalak ateş topuna dönüyor. Yuvarlanıp onlarca metre öteye gidebiliyor.
Uzmanların görüşlerine göre, Ege ve Akdeniz’de yangına dirençli türler (servi, akasya, sedir, okaliptüs gibi) gibi ağaçlar denenmeli. Yangına karşı doğal bariyerler oluşturulmalı.
Dünyanın en büyük yangın söndürme uçağı bizde Cumhurbaşkanlığı uçak filosunda da var. Boeing 747-8, 110.000 litre kapasiteli. Yangının seyrini değiştirebilecek bir kapasite. Ne var ki bu amaçla kullanılmıyor.
Bu bir kamu politikası sorunudur. Bu tip süpertankerler, ABD, Şili ve Avustralya gibi ülkelerde aktif olarak kullanılıyor.
Yangın başlamadan kontrollü yakma da yangının yayılmasının önüne geçebiliyor. Ancak bu bizde elle ve geç yapılıyor. Çoğu ülkelerde bu işlem tanker uçaklarla lav şeritleri bırakarak yapılıyor. Yangını çembere alıyor. Üstelik fazla pahalı olmadığı da söyleniyor. Ancak yine öncelik ve siyasi irade gerekiyor.
İHA teknolojisinde dünyada ilk sıralarda olmakla övüyoruz, fakat yangın gözetleme ve yön tayini gibi hayati işlevlerde gereği gibi kullanmıyoruz.
Çin, kendi geliştirdiği bir İHA’yı aşırı kuraklığın yaşandığı ve riskli bölgelerde suni yağmurlama ve nemlendirme aracı olarak kullanıyor. Yangın söndürmede çağın teknolojileri drone, uydu ve yapay zeka gibi araçların kullanılması gerekiyor.
Orman köylüsüne ve gönüllülere yangın eğitimi verilmiyor. Sivil savunma sistemleri yetersiz. Uzmanların yangına karşı önlem konusunda uzlaştıkları çözüm önerilerini 8 başlık altın da sıralayabiliriz.
*Yangın öncesi risk haritaları çıkarılmalı, sıcak bölgeler yıl boyu izlenmeli.
*Ağaçlandırma politikası bilimsel verilere göre yeniden düzenlenmeli.
*Boeing 747-8 gibi süpertankerler aktif yangın filosuna dahil edilmeli.
*Kimyasal destekli söndürme sistemleri yaygınlaştırılmalı.
*İHA, drone ve yapay zeka destekli sistemler entegre edilmeli.
*Kontrollü yakma işlemleri, havadan ve hızlı şekilde yapılmalı.
*Gönüllü eğitimi ve yerel acil eylem planları hazırlanmalı.
*Tüm bu süreçler için şeffaf bütçe ve denetim sağlanmalı.
İzmir’den gelen görüntüler içler acısı. Çocuklar pet şişelerle yangın söndürüyor. Olacak iş değil. Bilimle, akılla, planla, teknolojiyle akıl üretmeliyiz. Zira bu topraklar sadece bize ait değil, gelecek kuşakların da hakkıdır. Geleceğimiz yanıyor.