Değerli dostlar biran tarihe uzanıp1957 seçimlerine gidip de günümüzle kıyaslayınca, sanırsın bir Yeşilçam filmi izliyoruz. Aynı sahnede oyuncular değişmiş, kostümler bugüne uyarlanmış, yani 68 yıl önce tek radyonun olduğu dönem. O tek radyodan “kazandık” müjdesi veriliyor fakat sandıklar hâlâ açık, günümüzde ise 24 saatlik haber kanalları “ön verilerle” seçimi bitmeden bitirebiliyor. Bikinili manken örneği, ekran sık sık değişiyor ama kumaş hep aynı.

1957 ünlü “kütük marifetini” anımsayalım. CHP’li seçmenler bir gecede nüfus kütüğünden buharlaştırılıyor. Demokrat Partili (DP) seçmen aynı anda birkaç sandıkta birden boy gösteriyor. Güncellersek MERNİS’li, e-nabızlı, büyük veriler dünyasında acemi çözümler ayıp olur değil mi? Şimdi “adres güncelleme kampanyaları”, “taşınma teşvikleri” ya da “deprem güvenliği” kılığında işlem devreye sokuluyor. Sonuç değişmemek kaydı ile versiyon yükseltiliyor.

Düşünebiliyor musunuz? O dönemde İnönü imzalı sahte bildiriler dağıtılıyor. Bunlar araştırıcılar için tarihin arşivinde saklı duruyor. Günümüzde ise Photoshop’lu dekontlar, kes‑yapıştır ses kayıtları, etiketli bot hesabı orduları etrafta kol geziyor. İzin verin yalanın da çözünürlüğü artsın artık. Yalanları çözünürlüğü yüksek televizyonlarda HD kalitesinde izliyoruz.

O zamanın Gaziantep adliyesinde kontrol sayımı yapılacak ve adliyede sayım öncesi yangın çıkıyor, inanır mısınız? Adliye yangını sayımın bir gün öncesine denk geliyor, tesadüfün böylesine de inanın artık! 2023’te ise Anadolu Ajansı veri akışını “server bakımı” gerekçesiyle saatlerce kesince, kimsenin şaşırmaması gerekiyor.

Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, 16 Nisan halk oylamasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunduğu görüşünde, YSK’nin mühürsüz zarflarla veya “Evet” mührüyle kullanılan oyların geçerli sayılmasına ilişkin kararının “yok” hükmünde olduğu konusundaki açıklamasını anımsayalım. Sayın Selçuk’un “yok” hükmünde dediği anayasa ile yönetildiğimizi de anımsayalım.

Hâsılı eski Türkiye’de adliyedeki kâğıtlar yanıyordu, Yeni Türkiye’de fiber optik kablolar! Farklı yöntem, aynı sonuç, tutanaklar kül, veriler kara duman.

Şimdi biz “belediyeleri silkeleyin” emrinin 2025 yılı versiyonuna denk geldik. Adana, Antalya, Adıyaman… Alfabetik sıraya göre, belediye başkanları sabahın köründe gözaltına, kameralar eşliğinde, ite-kalka “hizmet” için götürülüyorlar.

1957’deki “kütük mucizesi” bugünün “silkeleme becerisine” dönüşmüş. Baskı, zulüm, işkencenin kostümü değişti, fiziği hiç bozulmadı maşallah!...

Çanakkale’de 50 yıllık barajın faturası belediyeye kesilmiş. “Borçlarını öde de görelim” diyorlar. Sözün özü; “sizi suya götürür, susuz getiririz.” 1957’nin “kayıp oy torbası” bugün “kaynak musluğu” şeklinde karşımızda dimdik duruyor.

Kısacası; tekrar eden tarih değil, biz onun “yinele” tuşuna basıyoruz. “Kütükten” başlayıp “silkelemeye” kadar. Dün de aynı idi, bugün de. Hile zamana göre ise, ironi kuşaklara göre güncelleniyor. Hukuksuzluk hep aynı, son sürüme uyarlanıyor.