Askerliğimi 1976 yılında yedek subay olarak Erzincan 3. Ordu Komutanlığı Karargâh Bölüğünde yaptım, teğmen olarak da terhis oldum.

Mükemmel komutanlarım oldu. Çok şeyler öğrendim onlardan ve tümünü çok sevdim.

Komutanlarım askerliği öyle çok sevdirdiler ki bana, yasalar uygun olsa teskere bırakıp askerliğe devam edebilirdim.

Bankacılığı yeğledim.

48 yıl geçti aradan komutanlarımla ve bazı erlerimle hâlâ birebir görüşürüm.

İznini al(a)madığım için adını veremiyorum; aşağıdaki yazıyı Bölük Komutanım göndermiş.

Şöyle diyor yazısında;

Bir asker olarak çok üzülüyorum; neden kapatıldı askeri hastanelerimiz?

Neden bozuldu tüm Dünya’ya örnek olan askeri disiplinimiz ve de düzenimiz?

* Neden dağıtıldı askeri hekimlik sistemimiz?

* Neden kapatıldı askeri hastanelerimiz?

* 11 şehidimiz var!

    & Saat 11.30 Muammer'i getirdiler. Kafatasında hasar vardı, durumu ağırdı.

    & Saat 11.30 Ahmet'i getirdiler. Dizinden ve sol kolundan vurulmuştu.

    & Saat 11.30 Osman'ı getirdiler. Sol uyluk kemiğinden vurulmuştu.

     & Saat 13.00 Halis'i getirdiler. Yaşıyordu, kaybedildi.

     & Saat 13.00 Hasan'ı getirdiler. Yaşıyordu, kaybedildi.

     & Saat 13.00 Serkan'ı getirdiler. Göğsünden vurulmuştu, durumu ağırdı.

    & Saat 13.00 Servet'i getirdiler. Göğsünden vurulmuştu, durumu ağırdı.

      & Saat 13.00 Hayrettin'i getirdiler. Kafatasında, göğsünde hasar vardı.

      & Saat 13.25 Serkan'ı getirdiler. Vücuduna şarapnel isabet etmişti.

    & Saat 13.25 Umut'u getirdiler. Vücuduna şarapnel isabet etmişti.

    & Saat 13.25 Burak'ı getirdiler. Yaşıyordu, kaybedildi.

    & Saat 13.25 Mustafa'yı getirdiler. Sağ bacağından vurulmuştu, ağırdı.

    & Saat 13.25 Özgür'ü getirdiler. Sağ bacağı darmadağındı, ağırdı.

    & Saat 15.20 Hasan'ı getirdiler. Vücuduna şarapnel isabet etmişti.

    & Saat 15.20 Ünal'ı getirdiler. Vücuduna şarapnel isabet etmişti.

    & Saat 15.20 Koray'ı getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

    & Saat 15.20 Usame'yi getirdiler. Vücuduna şarapnel isabet etmişti.

    & Saat 15.20 Mahmut'u getirdiler. Vücuduna şarapnel isabet etmişti.

    & Saat 15.40 Erdem'i getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

    & Saat 15.40 İlker'i getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

   & Saat 16.15 Enes'i getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

    & Saat 16.15 Oğuzcan'ı getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

    & Saat 19.30 Hamza'yı getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

    & Saat 19.30 Hüseyin'i getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

   & Saat 19.30 Serdar'ı getirdiler. Son nefesini vermişti, morga kaldırdılar.

   & Saat 19.49 Mehmet'i getirdiler. Sol ayağından vurulmuştu.

   & Saat 19.49 Türkay'ı getirdiler. Sol kulağı paramparçaydı.

   & Saat 19.49 Osman'ı getirdiler. Sol koluna şarapnel isabet etmişti.

Sadece 9 saatte…

Kaç vatan evladı, saydınız mı?

Nereye getirdiler onları bu halde?

Hatay Devlet Hastanesine.

Kırıkhan Devlet Hastanesine.

Grip olanlara, bademciği şişenlere poliklinik hizmeti vermiyorsun…

Çocuklarımız acil servise askeri helikopterlerle getiriliyor, paramparça vücutlarından barut tütüyor.

Kimisinin kafatasına roket parçası saplanmış, kimisinin göğsünü uçaksavar mermisi delmiş, kimisinin bacağını el bombası dağıtmış.

Alt tarafı bir devlet hastanesiyle, küçücük bir ilçe hastanesi, sadece 9 saat içinde dalga dalga gelen bu kadar sayıda ağır yaralıyla, bunca çeşitli vakayla başa çıkabilir mi?

Eminim oradaki hekimler de çırpınıyordur ama… Küçücük ilçe hastanesinde “harp cerrahisi” yapılabilir mi?

Beyin cerrahı lazım, kalp cerrahı lazım, akciğeri böbreği göğüs kafesini toplayacak genel cerrah lazım, böylesine ağır hasarlarla karşılaşmış ortopedi cerrahı lazım, göz cerrahı lazım, çene-diş cerrahı lazım, kulak cerrahı lazım, yanık ünitesi lazım, plastik cerrah lazım, psikiyatr lazım.

Üstelik, üçer dörder lazım…

Sen biraz bekle diyemezsin, çocuklarımızın hepsi aynı anda, aynı aciliyetle geliyor.

En başta beyin tomografisi, eksiksiz cihaz lazım, kullanacak uzman lazım, 24 saat kesintisiz hazır olmaları lazım.

Bina yapmakla olmuyor.

Hatay Devlet Hastanesi'nde daha iki ay öncesine kadar kalp ameliyatı bile yapılamıyordu.

Kırıkhan Devlet Hastanesi’nin imkânsızlıklarını hiç saymıyorum bile.

11 şehidimiz vesilesiyle tekrar soruyorum…

Askeri hastanelerimiz neden kapatıldı?

Ha askeri hekim, ha sivil hekim, ikisi de aynı diyorsan…

Orduda istihkâm sınıfı var, yol yapar, köprü yapar, geçit açar, bina inşa eder, siper inşa eder, en önemli silahı iş makinesidir.

Sivil asker fark etmiyorsa, neden istihkâm sınıfını kapatıp aynı işi belediyelere yaptırmıyorsun?

Fetocular askeri hastanelere sızmıştı, o yüzden kapattık diyorsan; 45 bin öğretmen fetocu çıktı, 25 bin polis fetocu çıktı, 10 bin imam fetocu çıktı. Örneğin  Diyanet'i  kapattın mı?

Bizim gibi belalı coğrafyayla sınırı bulunmayan, terörle savaşla filan alakası olmayan Belçika'da,İsviçre'de Portekiz'de askeri hastaneler var. Mantar tabancası bile patlamayan dünyanın en huzurlu ülkeleri İsveç, Norveç, Finlandiya'da askeri hastaneler var. Her ülkede var.

Yukarıdaki hazin listeyi dakika dakika tekrar okuyun lütfen, saniyelerin ne kadar kıymetli olduğunu, nasıl bir can pazarı yaşandığını hissederek, kendinizi o evlatların annesi babası yerine koyarak okuyun ve lütfen sorun…

Neden, neden kapatıldı askeri hastaneler?

Bir ülkeye, o ülkenin en önemli kurumuna böyle bir kötülük yapılabilinir mi?

Askeri hastaneler kapatılarak, bir anlamda neden ordunun bir kolu kesildi.

Bu nasıl bir mantık?

Bu nasıl bir yönetim anlayışı?