Türkiye’nin görünen ekonomik tablosunda iyimser bir gelecek hayali kurmaya olanak yok. Özellikle de sabit gelirli halk için hiç yok. Türkiye’de ekonomi, yolsuzluklar ve seçim ekonomisi üzerinden şekillendiğinden, halka yönelik istikrardan bahsedilemez. Ben bir ekonomist değilim, elbette derin ekonomik tahliller de yapacak değilim. Herkesin gördüğünü ben de görüyorum ve sadece unutkanlıklarımızı anımsatacağım.
Seçim dönemlerinde halk gaza getiriliyor ve bol bol Karadeniz’de doğalgaz, Gabar Dağlarında petrol buluyorduk. Şu günlerde bir şey bulduğumuz yok. O seçim dönemlerinde Rusya’dan aldığımız halde Karadeniz’de bulduk dediğimiz gaza, yüzde 38 zam geldi. Dahası elektriğe de bir o kadar giydirdiler. Seçim dönemi olan indirimlerin katı katı ile aheste aheste çıktığını görüyoruz. Asıl acıyı bu kış hissedeceğiz.
Bu arada en acımasız silahlara sarılıyorlar, halka; “Cambaza bak cambaza “diyorlar. Örneğin cumhuriyet tarihinin en acımasız, en vicdansız, en ağır “Hayvan katliamı yasasını” çıkarıyorlar. Yetmedi vicdansızlığın belgesi olarak, TBMM’de hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Vicdansızlıkta tarihe geçiyorlar. O fotoğrafı unutmayın, o fotoğraf bu iktidarın yıkım fotoğrafıdır.
Tarihe not düşüyorum; değişik nedenlerden AKP’ye oy vermiş olsalar da, AKP’nin vicdan sahibi kendi seçmenleri de dahil olmak üzere, bu halk, bu katliam yasası nedeniyle AKP’yi tarihe gömecek ve ilk seçimlerde sokak hayvanlarının ahı, sessiz çığlığı iktidarı yıkmaya yetecek.
Tek umarları birinci parti olduğu halde çapsız muhalefettir. Muhalefetin buna rağmen oyları yükselmeye devam ediyor. İktidarın oyları ise tersine durmadan düşüyor. Son kamuoyu yoklamalarına göre AKP’nin oyları yüzde 18’e düşmüş. Muhalefetse “yumuşama” masalları ile uyuz kaşımaya devam ediyor. Kitlelerin iktidara karşı tepkisini, hukuku çiğnemesini Anayasayı tanımamasını önceleyip, “Erken seçim” sloganı ile kitleleri harekete geçiremiyor. Aksine bu heyecanı sönümlendiriyor.
Ülkenin en önemli gündem maddesi hiç kuşkusuz ekonomidir. Hayat pahalılığı, alım gücünün düşmesidir. Hukuku tanımayan ülkeye yatırım gelmez, gelmiyor da. Üstelik gelen de kendisini güvende görmediği için kaçıyor. Neden ekonomi bu halde diye bir sorgulayalım. Ülkeye örneğin İran gibi bir ekonomik ambargo mu var?. Genel grev mi var? Boykot mu var? Neden ekonomi çıkmazdan çıkmaza giriyor?
Bakınız Türkiye Arjantin ve Suriye’den sonra Dünya’nın en yüksek enflasyonuna sahiptir 71,6’dır. Metropol Şirketinin Temmuz araştırmasına göre vatandaşın yüzde 81,6’sı ekonominin kötü yönetildiğine inanıyor. AKP seçmeninin bile yüzde 63,1’i, CHP seçmenin yüzde 95,1’i, MHP seçmeninin yüzde 67,6’sı “Ekonomi kötü yönetiliyor” diyor.
“Faiz sebep, enflasyon sonuç…Ben Nas’a bakarım Nas’a” diyerek ekonomiyi içinden çıkılmaz hale getiren iktidar, şimdi CHP’li belediyelere saldırıyor ve başıboş köpeklerle gündem saptırıyor.
Erdoğan 2016’daki bir açıklamasında “Tulumbada su bitti” demişti. Türkiye ekonomisinin yüzde 40’ını yüzde 1’lik bir kesim elinde tutuyor. Üstelik bu kesim vergi de ödemiyor. Bu kesim servet transferi ile bu hale getirildi. İktidarın gözde yandaş şirketlerinin Evrensel Gazetesi’nin açıklamalarına göre 2023 yılı ödediği vergiye bakın. Taş yapı; Sıfır vergi ödemiş. Kolin; 559.716.290 lira, Yapı ve Yapı; sıfır vergi, Kalyon; 153.218.624 lira, Cengiz İnşaat; (Milletin anasının hatırını soran firma) 168.100.599 lira, MAK YOL; 54.717.550 lira, Limak İnşaat; sıfır vergi ödemişler.
Sıradan bir emekli bunlardan çok vergi ödüyor. Üstelik bunlar Dolar, Euro garantili iş yapan firmalar, hepsi zarar etmiş.
Diyorlar ki “Tulumbada su bitti”. Tulumbanın suyunu işçi, emekli, memur, asgari ücretli kardeşim; “Göz yaşı ile mi dolduracak?” Soruyorum.
Ekonominin freni patladı.