ABD (Amerika Birleşik Devletleri) 20 yıl önce işgal ettiği Afganistan’dan arkasına bakmadan ayrılıyor. 20 yıldır kendisi ile işbirliği yapanları, havaalanlarına ve kanlı Taliban Terör Örgütü’nün eline bırakarak. Yaşı ellinin üzerinde olanlar bu manzaralara yabancı değil. Çünkü Amerikalılar bundan tam 46 yıl önce de Vietnam’dan böyle kaçmışlardı. Fark o zaman helikoptere asılı kalanlar, bu defa uçağın iniş takımlarına sarıldılar, uçak yüzlerce metre yükselince de yere çakıldılar. Gerçekte yere çakılan emperyalizmin ta kendisiydi.
Emperyalizm ereğine ulaşmak için daima koşullara göre yöntem değiştirebiliyor. Bir dönemin sıcak savaşları fiili işgalleri, yerini soğuk savaşlara bırakmıştı. Daha sonra, küresel ekonomi, küresel özgürlük gibi deyimleri kullandılar. Dünya halkları o küresel ekonomi ve özgürlük gibi sıcak sözcüklerin, gerçekte bir küresel yıkım, küresel kan ve göz yaşı olduğunu öğrendi.
Küresel sömürü, küresel kan ve gözyaşının somut örneklerini, hemen yanıbaşımızda İran, Irak ve Suriye gibi devletlerde rahatlıkla görebiliriz. 1 Mart teskeresi ile bizi de bu sarmalın içine çekmeye çalıştılar, o zamanın ulusalcı ve yurtsever güçleri tarafından eli boşa çıkartıldı. Fakat Suriye bataklığına bulaştırmada başarılı oldular. Üç saatte Şam’a girip Emevi Cami’sinde namaz kılacağımız ham hayallerine kapıldık. Sonra 6 milyon göçmenle Suriye’liler bize girdi. Suriye’deki savaştan Türkiye’nin bunca ekonomik ve asker kaybından sonra, birisi bize kazancımızı söyleyebilir mi?
Taliban Afganistan’da ortaçağ artığı, kökten dinci bir rejim kurmakla meşgul. Dünya tarihi bize göstermiştir, bütün din savaşlarının kökeninde ekonomi vardır. En büyük din savaşı Haçlı Seferleri de buna dahil. ABD Afganistan’a halay çekmeye gitmedi, oradaki yeraltı ve yer üstü maden yataklarını ele geçirmek, bölgenin zenginlik kaynaklarını kontrol etmekti amacı.
Evet görünürde ABD arkasına bakmadan kaçıyor, onu anladık. Bizim gördüğümüz de zaten burası. Fakat savaşta bir de önden kaçtıktan sonra, arkadan dolaşıp vurma yöntemi var. Emperyalizmin doğasına en uygun yöntem. Kaçtı dediğimiz ABD Taliban’la anlaşarak çekildi. Taliban’ın arkasında kim var? Suudiler, Pakistan, Katar, iyi de onların arkasında kim var? Saf olmanın alemi yok. Taliban ne tarafa dönse “deliğin birisi” ABD’den yana. Görünen gerçek ABD yokuşta beceremediğini, düz ovada sırt üstü yatıracak. Çünkü emperyalizm 20 yıldır Afgan dağlarına, kamp yapmaya gitmedi.
ABD öyle, Taliban böyle, fakat asıl olan bizim durumumuz nedir? Biz hangi akla hizmet ediyoruz? Biz bu kör dövüşü içinde Kabil hava alanını koruma görevi için iştahlandık. Taliban her yeri ele geçirmiş, biz neyin güvenliğini sağlayacaksak. Emekli Büyükelçi Sayın Şükrü Elekdağ “Türk askerinin Kâbil Havaalanı'nın güvenliğini üstlenmesi ve bu ülkede ABD adına vekâlet savaşına girmesi şuursuzluk olur!..” diyor. Dinleyen olursa.
ABD’nin başını çektiği 23'ü NATO üyesi 49 ülke, asker ve idari personeli ile Afganistan’da görev yapıyordu. Aslında onlarla birlikte biz de yenik sayılırız. Bizim iktidar kendisine yakın bulduğu için Taliban’la görüşme yolları arıyor. Taliban’ın takiye yaptığına bakmayın, sokak ortasında kadınlara yargısız infaz yapan, insanları koyun keser gibi kesen, dünyanın en gerici, en yobaz, en kanlı terör örgütlerinden biridir.
Deneyimli asker Emekli Tuğgeneral Sayın Haldun Solmaztürk “Ben ABD askeri ile güvenip de pikniğe gitmem diyor”. Oysa iktidar mensupları hala ABD’nin ipi ile kuyuya inme gayretleri içindeler.
Bakın ABD’ye güvenenler Kabil Havalanı’nında yüzlerce metre yüksekten yere çakıldı. Bizim de ABD emperyalizminin ipi elimizde kalmasın, sonra düştüğümüz kuyudan bizi kimse çıkaramaz.