Geçtiğimiz hafta onaylanan yeni müfredat programı ile tüm okullarımız İmam Hatipleştirilmek isteniyor. Öğrenciler okul, aile, devlet ve piyasa koşulları ile adeta kuşatılıyor. Yeni Müfredat iktidarın ideolojik programının öğrencilere dayatılması niteliğinde. Bu programla TOPLUMSAL RIZA sağlanmadı. İktidardan gelen güçlerini kullanarak topluma eğitimde bir deli gömleği giydirmeye çalışılıyor. Ülkemizi ortaçağın kör karanlığına götüren bu sistem kabul edilemez.

Üç binden fazla sayfadan oluşan programının içeriğinden ne üniversitelerin, ne eğitim sendikalarının, ne de sivil toplum kuruluşlarının haberi bile yok. Tamamen toplum bir oldu bittiyle karşı karşıya. MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’yla yürüttüğü ÇEDES (“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum”) programından da bildiğimiz gibi, tek görüş aldıkları kurum, Diyanet İşleri Başkanlığı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “sizin tarikat, cemaat, bizim ise STK dediğimiz yapılar” diye görüş aldığı yapıları özetlemişti.

12 Eylül’den bu yana zaten Türk-İslam sentezi bir eğitim programı yürütülüyordu. AKP iktidarı 12 Eylül’ün tamamlayıcısı olarak, eğitimde son ve öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanıyor. Bilindiği gibi 12 Eylül’le birlikte “Din dersleri zorunlu” kılınmıştı.

AKP İktidarı 9 defa Milli Eğitim Bakanı’nı ve 17 kez eğitim sistemini süs olsun diye değiştirmedi. Erekleri bu son halkaya ulaşmaktı. Eğer Türkiye'nin demokrasi güçleri giydirilmek istenen bu deli gömleğini çıkarıp atmazsa ve hatırı sayılır şekilde karşı çıkmazsa kalıtsal hale getirecekler.

Ağlarını adım adım ördüler. 2012-2013 döneminde 4+4+4 sistemi, Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarılması, “cihat” kavramının “ibadetler” başlığı altında tanımlanması bunun en çarpıcı örnekleridir.

Okul öncesinden başlayıp üniversiteye kadar eğitimi, dini referanslarla bütünleştirerek yürütüyorlar.

Fen Bilgisi ve Fizik gibi derslerde batıya karşı inanılmaz bir hamaset söylemi içindeler. Newton’un evrensel çekim yasasını ondan yüzyıllarca önce yaşamış bir İslam âliminin bulduğunu söyleyebiliyorlar. Yine insandaki kan dolaşımı sistemini William Harvey’den sekiz yüz yıl önce yaşamış bir İslam bilgininin keşfettiğini rahatlıkla söyleyebiliyorlar.

Cemaat mensupları ÇEDES kapsamında ana okullarına kadar giriyorlar ve çocuklulara “cihat oyunu” oynatıyorlar.  Aileyi öğretiyoruz diye kız çocuklara gelinlik, erkek çocuklara damatlık giydiriyorlar. Sadece din derslerinde değil, fen-matematik derslerinde de “değerler eğitimi” veriyorlar. “Bu kadarı da olmaz” diyeceksiniz ama gerçek budur.

Müfredattan İntegrali çıkarmışlar. “Limit ve türevi artırdık” diye övünüyorlar. Oysa konunun uzmanları  “bunların bir bütün” olduğunu söylüyor.

Dil bilgisini müfredattan çıkarmışlar. Ana dilini bilmeden yabancı dilleri nasıl öğreneceksin?

Okullarda korkunç bir sınav sektörü var. Çocuklar sınavlarla sömürülüyor. LYS, TYT, YDS, AYT, YGS, KPSS gibi sınavlar. Öğrenciler merkezi sınav ve ders kitapları ile sömürülürken, kantin fiyatları akıl almaz şekilde uçmuş. Çocuklar okullarda aç. Sözde çocuklara okullarda bir öğün yemek iktidarın seçim vaatleri arasındaydı. Peki veriliyor mu?

Bu müfredat programının bilimsel eğitimle uzaktan yakından ilgisi yok.

Bu program bu haliyle uygulanamaz. TOPLUMUN RIZASI alınmadı. Oldu bitti yapıldı. Eğitim emekçileri, öğrenciler, veliler ve bir bütün olarak, yarınını düşünen tüm toplum kesimleri bu gerici dayatma ve kuşatma programına bugünden hayır demeli. Yarın çok geç olacak.