9 Eylül…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir dönüm noktası, önemli bir tarih.
9 Eylül, hem İzmir’imizin düşman işgalinden kurtuluş tarihi, hem CHP’mizin kuruluş tarihi…
Dile kolay bir asırlık mazi…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yle yaşıt bir parti.
Dünya üzerinde bir başka örneği var mıdır?
Sanmıyorum.
Bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu tarafından kurulması da en önemli özelliği.
CHP kurulduğu andan itibaren hemen her konuda öncü, birleştirici, bütünleştirici ve eğitici bir parti olmuştur.
Ta ki Ulu Önderimizin vefatına kadar.
* * *
Ulu Önderimizin erken vefatıyla, pek çok şey, pek çok yatırım yarım kaldı.
Ülke genelindeki eğitim çalışmaları yarım kaldı.
Okul yatırımları durdu, öğretmen okulları yatırımı durdu.
Oturmuş taşlar, tek tek yerinden oynamaya, sarsılmaya başladı.
Başta eğitim olmak üzere Ulu Önderimizin özenle ve ısrarla üzerinde durduğu tüm yatırımları ya durduruldu ya yarım bırakıldı.
Durdurulan bu yatırımların içinde en acısı CHP’li Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer döneminde (1946 -1947) kapatılan KÖY ENSTİTÜLERİ OLDU.
Üçüncü Dünya Savaşının da (kısmen) etkileriyle; pek çok alanda üretimler ya durdu ya yavaşlatıldı, fabrika yatırımları durdu.
Olan fabrikalar da tek tek kapatılmaya başlandı.
Uçak imal edip, uçak ihraç eden Kayseri Uçak Fabrikası kapatıldı.
Pek çok alanda ülke sorunlarına Atatürk’çe bakış vizyonlar ters yüz oldu.
Ülke, Ulu Önder’in vizyonuna sahip olmayan ardıllarına kaldı.
Bu noktada (yanlış anlaşılmaya yol açmamak için) Ulu Önderimizin ilk ardılı CHP’nin İkinci Genel Başkanı İsmet İnönü için bir parantez açmak isterim.
İsmet İnönü’nün büyüklüğü ve de bu ülkeye katkıları elbette tartışılmaz.
Ancak İsmet İnönü de Ulu Önderimizin diğer ardılları gibi O’nun kapasite ve vizyonuna sahip olmadığı için O da büyük hatalara imza atmış; Atatürk’ün özenle üzerinde durduğu “ülke olarak istenen eğitim ve kültür düzeyine henüz erişilmeden” hiç gereği yokken, zamansız olarak ülkeyi çok partili sisteme geçirmiştir.
Geçirmiş de ne olmuştur?
Şu an ülke olarak olumsuzluk anlamında ne yaşanıyorsa; yaşanan tüm olumsuzlukların miladı bu olaydır.
Yani?
Yani ülke olarak olması gereken eğitim düzeyine erişilemeden, çok partili düzene geçilmiştir.
Nitekim yapılan ilk seçimde iktidarı ele geçiren Demokrat Parti iktidarı, Atatürk döneminde yapılan pek çok güzelliği ve doğruyu alt üst etmiş, bugünkü Türkiye’nin zeminini hazırlamıştır.
* * *
Her fırsatta söyler, her fırsatta dillendiririm.
Parti kurmak, parti yönetmek öncelikle kültür işidir. İyi niyeti, özveriyi, dürüstlüğü, ileri görüşü gerektirir.
Partiler, bu özellikleri taşımayan ellerde ülke yararına değil, ülke zararına çalışır.
Belli bir eğitim ve kültür düzeyinde yöneticisi olmayan partiler uzun ömürlü olmazlar.
Ülkemizin parti mezarlığına dönüşmesinin nedeni de budur.
Oysa her şeye karşın Ulu Önder’imizin izlerini taşıyan CHP, tüm olumsuzluklara karşın 100. yaşına erişmiştir.
Sözün özü CHP, bugünlere kolay gelmemiştir.
CHP, olağanüstü koşullarda, olağanüstü mücadeleler vererek bu günlere erişmiştir.
* * *
Geçtiğimiz cumartesi, Alanya’da, Cumhuriyet Alanı’nda, CHP’nin yüzüncü yaşını kutlama etkinlikleri yapıldı.
O kalabalık ve coşkulu etkinliğe ben de katıldım.
CHP’nin efsane başkanlarından Kadim Dostum Avukat Rahmetli Raif Karagöz’ün çocukları CHP Alanya Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Mehmet Can Karagöz, CHP Kadın Kolları Başkanı Didem Karagöz; Alanya Belediyesi Meclis Üyesi İç Mimar Nazmi Zavlak ve CHP Gençlik Kolları Başkanı Birkan Ceylan konuşma yaparken; yukarıda anlattıklarım bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Karmaşık duygular yaşadım.