Çok etkilendiğim karikatürlerin biridir bu…

Kadın kanser.

Kocası grip.

Gripli koca, inlemelerle sızlanmalarla, yatak döşek yatarken; kanserli kadın, gripli kocasının ateşini ölçer, ilaçlarını verir, çorbasını içirir; evinin işlerini/temizliğini, alışverişini yapar, çocuklarının ev ödevlerine yardım eder, ellerinden tutup onları okula götürür, zaman bulursa da kendi tedavisiyle ilgilenir.

Budur kadın.

Böyle yaratılmış, böyle kodlanmışlardır.

Anaçtır.

Özverilidir.

Sorumluluk duyguları ve iradeleri (biz erkeklere göre) çok daha fazla gelişmiştir.

Güçlü önsezileri vardır.

Umuttur kadın.

Geleceği hazırlayan, geleceği düzenleyendir.

* * *

Şimdi burada sorulması gereken soru şu.

Her daim böyle midir kadınlar? Ya da ne oranda böyledirler?

!!??...

Yanıt veriyorum; evet… her oranda, her daim böyledirler.

Yeter ki önlerinde durulmasın, yeter ki engellenmesin, yeter ki din kisvesi adı altında biz erkekler tarafından baskı altına alınmasın.

Yeter ki ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasın.

Yeter ki akıllarını, beyinlerini kullanmalarına, izin verilsin.

Yeter ki iyi yetişsin, iyi yetiştirilsin.

* * *

Amerikalı Düşünür, Bilim ve Din İnsanı Brigham Young der ki; “Bir erkeği eğitirseniz, eğitimli bir insan kazanırsınız. Oysa bir kadını eğittiğinizde, bütünüyle bir kuşağı eğitmiş olursunuz…”

… …

Bütün sorun buradadır işte.

Eğitimde yani.

Özellikle de kadının eğitilmesinde.

Kadının, Yaradan tarafından kodlanmış, o güzel hasletlerini ortaya çıkarılmasına, yardımcı olunmasında, izin verilmesinde.

O güzel hasletler ortaya çıktığı, çıkarabildiği an; her şey çok daha kolay hale gelecektir.

İnsanlar (eğitim anneden başlayacağı için) daha kolay eğitilecek; eğitimin semereleri, çok daha kısa bir sürede, çok daha doğru ve sağlıklı bir biçimde alınabilecektir.

Eğitim ve öğretim kurumlarının eli rahatlayacak; öğretmenlerin işi kolaylaşacaktır.

* * *

Yazar Emine Supçin, “Cehaletin en büyük korkusu kadındır! Çünkü kadın, ana olma gücüne sahiptir. Analık duygusu, ‘yavrusu için bilme, öğrenme’ güdüsünü itekler. Bilmek ise cehaletin tek düşmanıdır!..” der.

Batı, sürekli kalkınıp, uzayda cirit atarken biz (diğer İslam ülkeleri gibi) yerlerde sürünüyor, hak etmediğimiz yöneticiler tarafından yönetiliyoruz.

Neden?

Çünkü eğitime gereken önemi vermiyoruz.

İnsanlarımızı (özellikle de kadınlarımızı) yeterince ve sağlıklı bir biçimde eğitmiyoruz.

Kadınlarımızın beyinlerini kullanmasına izin vermiyoruz.

… …

Kadınlarımızı eğitmek zorundayız.

Kadınlarımızın üzerindeki anlamsız baskıları kaldırmak zorundayız.

Kadınlarımızın ayaklarına bağladığımız prangaları, söküp çıkarmak zorundayız.

Kadınlarımızı, cehaletin üzerine üzerine salmak zorundayız.

Bireysel ve kitlesel cehaletleri aşmak, ancak ve ancak iyi yetiştirilmiş, iyi eğitilmiş kadınlarla mümkün olabilir.

Yerlerde sürünmekten kurtulmamız için doğru ve sağlıklı eğitim görmüş kadınlara gereksinimimiz var.

Doğru ve dürüst yöneticilere sahip olmamızı ancak onlar sağlayabilir.

Onlar varsa, biz varız.

Onlar varsa, yaşam var.

Onlar varsa, gelecek var.

Onlar varsa, umut var, sevda var, düş var.

* * *

Bugün 8 Mart.

Bugün Dünya Kadınlar Günü.

Tüm kadınlarımızın, tüm annelerimizin önünde saygıyla eğiliyor; tüm kadınlarımızın, Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.