Oğuz Atay’ın da dediği gibi “Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.” İşte tam da öyleyiz bu aralar.
6 Şubat’ta, Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde binlerce can kaybına ve büyük yıkımlara neden olan deprem felaketi nedeniyle hayat adeta durdu. Ülke olarak deprem bölgesine odaklandık, milletçe yaraları sarma çabası içerisindeyiz. Can kayıpları nedeniyle içimiz kan ağlıyor. Yani, gündem deprem felaketi. Böyle bir durumda elbette spor konuşacak değiliz. Zaten konuşacak spor faaliyeti de yok. Yurt genelinde tüm spor organizasyonları ikinci bir açıklamaya kadar durduruldu. Görünen o ki, Mart ayının ilk haftasından itibaren faaliyetler kaldığı yerden devam edecek ve hayat normale dönmeye başlayacak.
Peki, normale dönerken, yaşananları hemen unutacak mıyız? Malumunuz, çabuk unutan bir milletiz. Ama bana sorarsanız da bu kez unutmamalıyız! Mutlaka dersler çıkartmalıyız. 1999 Gölcük depreminden gerekli derslerin çıkartılmadığını acı bir tecrübeyle gördük. Hiç değilse bu felaket ders olsun. Mademki deprem ülkesindeyiz, her an felaketle burun burunayız ve bir gün mutlaka bu felaketle karşı karşıya kalacağız, o zaman depremle yaşamayı gerçek anlamda öğrenmemiz lazım.
Ders demişken, işe müfredata depremi zorunlu ders diye koyarak başlanılabilir mesela. Tabii, ilk yardımı da.
Elbette deprem doğal bir afet, engelleyemeyiz belki ama, tahribatlarını azaltabiliriz. Bunun temeli eğitimle atılıp, üstü de depreme uygun yapılarla inşa edilirse, sorunun büyük kısmı çözülmüş olur. Bunun için, her önüne gelen müteahhidim deyip bina dikmemeli. Denetimler masa başında değil de yerinde, sık ve nizami şekilde yapılmalı. Ha, ne kadar denetlerseniz denetleyin, bizim insanımız mutlaka bir yolunu buluyor. Bu konuda millet olarak üstümüze yok. Akıllar çalma çırpma, hile işlerine iyi çalışıyor. En büyük denetim mekanizması aslında insanın vicdanıdır. Önce insan ve vicdan sahibi olmak çok önemli. İmar afları da hiçbir şekilde gündeme dahi gelmemeli. “Deprem ve kentsel dönüşüm” gibi bir bakanlık da kurulmalı. Yani, her anlamda topyekûn bir mücadele verilmeli depreme karşı.
Bu vesileyle, deprem felaketinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, aileleri ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.