Her şey Atatürk’le birlikte öldü ve öldürüldü.

Bağımsızlığımız öldü, laikliğimiz öldü, ülke birliğimiz, bütünlüğümüz öldü.

Üretim gibi üretmek gibi kavramlar öldü, öldürüldü.

Atatürk’ün temellerini attığı ulusal sanayi çökertildi.

Atatürk’ün kurduğu fabrikalar yok pahasına elden çıkarıldı ya da kapatıldı.

İleri görüş, vizyon öldü.

Türk toplumlarıyla bağlar koparıldı, Araplaşmaya yönelindi. Eğitim, öğretime dönüştürüldü.

Arap hayranlığı tavan yaptı.

Üretim yoksunu, asalak tarikatlar, cemaatler çoğaldı.

Sonuç?

Sonuç ortada. Gelişmiş toplumların hizmetkârı, kapılarında kulları olduk.

Hemen her konuda gelişmiş toplumlara avuç açar olduk.

Ne oluyor, niye oluyor, ne durumdayız, bu gidişatın sonu nereye varacak, çocuklarımızı, torunlarımızı nasıl bir gelecek bekliyor ayırdında değiliz.

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

* * *

* Sabah kalktın tuvalete gittin; tuvalet kâğıdın ithal...

* Lavaboya geldin, yıkadığın elini kurulayacaksın; kâğıt havlun ithal.

* Tıraş olacaksın; kullanacağın tıraş sabunu Gillette tıraş kremi ve tıraş bıçağı Mach3, ithal...

* Kahvaltıya oturdun Nutella ithal. Çay içersen Lipton, kahve içersen Nescafe ithal...

* Ferrero Türkiye’nin yerli fındık piyasasını yönetiyor.

Ferrero Nutella İtalyan ya da Unilever Lipton İngiliz ve Hollanda yabancı marka, Yörsan, Dubaili Abraaj Group’un,

* BİM’in pazarladığı meşhur Dost Süt ve süt ürünleri ve Ülker markasıyla üretilen süt, ayran, yoğurt, peynir markaları Fransız gıda devi Groupe Lactalis’in,

* Margarin ve sıvı yağ sanayinin yüzde 90’ına yakını İngiliz Hollanda ortaklığı Unilever’in..

* Dişlerini fırçalayacaksın Sensitive, Colgate, Signal, Sensodyn, White Now vb. diş fırçası ve macunu ithal...

Ayakkabını giydin Nike, Converse, Adidas, Slazenger, Salomon, Jump, vb. ithal...

* Kapını açtın asansöre bindin, Schindler, Kone, Valter, Otis, Siemens marka ithal. Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en büyük asansör pazarıyız...

* İşe gideceksin arabana bindin BMW, Mercedes, Opel, Volkswagen, Peugeot, Volvo vb. ithal, benzin, mazot, LPG ithal...

* Eline telefonunu aldın, I-Phone, Samsung, Huawei, LG, Asus , Sony vb. ithal...

* Saatine baktın Raymond Swiss, Pierre Cardin, Ferrucci, Rolex, Casio ithal...

* İşe geldin masana oturdun bilgisayarını açtın, Dell, Apple, Toshiba, Sony, HP, Lenovo, LG vb. marka ithal.

* Fotokopi makinasına ve tarayıcıya ihtiyacın oldu HP lazer jet, Samsung, Sharp, Olivetti, Lexmark vb. ithal,

* Sinirlendin, yoruldun başın ağrıdı, Majezik, Brufen, Avreles, Apranax Forte, Aleve, Nurofen vb. aldın ithal ya da lisanslı yabancı ürün, kullandığımız ilaçların çoğu ithal ya da lisanslı ürün,

* Acıktın bir yemek yiyeyim dedin , Fast Food gıda Mc Donald’s, Burger King, Subway, KFC, Wendy’s, Domino's, Sbarro, vb hep yabancı...

* Evde tost yapayım dedin, tost, hamburger, sandviç ekmeği başta olmak üzere unlu mamüllerin bir numaralı ismi UNO’nun yarısı İspanyol Vedanta Equity firmasının...

* Sucuk ve pastırma üreticisi Namet, Bahreynli Investcorp, tavukçu Banvit de Brezilyalı BRF ile Katarlı Qatar Investment Authority firmasının...

* İzmirli Ege-Tav, Japon Nippon Ham Foods’un, CP Standart Tayland merkezli grubun, Patates cipsi Amerikan markası, Frito-Lay ve Pringles’ın, Ceviz ve badem Amerikan firmalarının...

Sabancılar’ın Peyman’ı da artık Çin menşeili Bridgepoint’ın..

* Filiz Makarna İtalyan Barilla G.e.R Fratelli S.P.A. ve Japon gıda devi Nisshin Foods ve Marubeni Corporation’ın...

* Cola, Fanta Amerikan şirketlerinin, şalgam, turşu suyu veya salataların vazgeçilmez sosları, limon ve nar ekşileri ile bir Türkiye klasiği olan Kemal Kükrer artık Japon Ajinomoto’nun...

* Ülker Grubuna ait Çamlıca gazozu, Cola Turka, Sırma su firmaları, Japon DyDo Drinco Grubu’nun...

Bir kahve içeyim Starbucks’a gideyim dedin ithal...

* Alkollü içecekler ve tütün mamulleri tamamına yakını Amerikan şirketlerinin...

* İnek bizim, çayır bizim ineği biz sağıyoruz süt bizim ama sütünü şişeleyip bize satanlar, peynir yapıp bize satanlar hep yabancı, şimdi artık etler de ithal oldu, inekler de dışarıdan gelmeye başladı...

* Soframız da yabancı şirketlerin kontrolünde…

Yabancılar etimizi, sütümüzü, suyumuzu, unumuzu, yağımızı, tavuğumuzu, yumurtamızı, çayımızı, meyve ve sebzelerimizi neyimiz varsa ambalajlayıp bize satıyor...

* Bir bardak su içeyim dedin bütün sular Nestle, Coca Cola, Pepsi ve Danone’ye ait... Hayat su Danone’nin, Damla su Coca Cola’nın, Erikli Nestle’nin, Aqua ise Pepsi’nin, Sırma su, Japon DyDo Drinco Grubu’nun...

* Evine biraz alış-veriş yapayım dedin, balık-Norveç, Fas, İspanya'dan, nohut - Meksika, Hindistan, ABD, Arjantin'den,

Elma – Şili, Sarımsak – Çin'den, Kavun, Karpuz ve kuru soğan – İran'dan, Kuru Fasulye - ABD, Kırgızistan, Kanada, Peru, Etiyopya, Mısır, Bangladeş ve Çin'den...

Kereviz – İspanya'dan, et - Çek Cumhuriyeti, Fransa, Sırbistan, Brezilya'dan, bezelye - Rusya Federasyonu, ABD, Kanada, Macaristan ve Almanya'dan, ithal...

* Hastalandın, hastaneye gittin MR cihazı, röntgen, tomografi gibi tıbbi görüntüleme cihazları, ameliyathane ve solunum cihazları, radyo terapi sistemleri, fizik tedavi cihazları, işitme cihazları, optik cihazlar, protezler, ortezler vb. hep yabancı, hep ithal..

* Uçağa bindin Airbus, Boeing vb ithal...

* Hızlı trene bindin Siemens, CAF vb. ithal...

* Dükkân ve konut kiralarının çoğu dövizle, bazı satılan binalar yine dövizle...

* Sözün özü hemen her konuda tam yabancıların istediği gibi bir tüketim toplumu olduk...

* * *

Artık ülkeler savaşla değil, ekonomik olarak ihraç ettikleri malları ile ülkeleri ele geçiriyor. Özellikle de kritik sanayi kurumlarını ve bankalarını ele geçiriyor.

Döviz kurlarında en ufak bir artış olsa bunların hepsi yedek parçasıyla birlikte artıyor...

Peki o zaman TL ile aldığımız maaşlarla bu döviz ödemelerini nasıl yapacağız, nasıl geçineceğiz?

Bizler üretmez isek, nasıl kazanacak, nasıl geçineceğiz? Cari açığı ve de işsizliği nasıl önleyeceğiz?

Tüm bunları önlemek, tüketim denizinde boğulmamak için yabancılara bağımlı olmamak için mutlaka ulusal sanayimizi tekrar kurmamız, ithalatı durdurmamız gerekiyor.

Nasıl olacak bu?

Milyonlarca insanımızın yaptıkları tek şey “huu” çekmek.

Saç sakal bırakıp, cübbe sarık giyip dolanmak.

Böyle bir anlayışın egemen olduğu toplum kalkınır mı?