Değerli dostlar, insan yaşamının iyi kötü, sevindirici, üzücü yanları vardır. Bahsedeceğim olay konunun üzücü tarafı. Geçtiğimiz hafta ilimizin Alaca ilçesi Değirmendere köyünden genç yaşta Onur Görgülü adlı genç fidanımız (25) yakalandığı sinsi ve amansız bir hastalığın (mide kanseri) pençesine yenik düşerek, yaşamını yitirmiştir.
Ne yazık ki bilim ve insanlık henüz bu sinsi hastalığın tam olarak çaresini bulamamıştır.
Gülhan ve Naki Görgülü’nün oğlu Onur Görgülü, adı kadar onurlu, soyadı kadar da görgülü bir gencimizdi. Başkent Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nü bitirmişti. Askerliğini Erzincan’da yapmış gelecek için, her genç gibi umutları ve hayalleri vardı.
Dünya’ya gelip te henüz hayatta kalan kimse yok. Doğumun bitimi ölüm demektir. ‘Her ölüm de erken ölümdür’ fakat gençlerin sırasız, zamansız ve beklenmedik ölümü çok daha erken oluyor. Bu nedenle ki acı büyüyerek katlanıyor. Ne yazık ki insanlığın kaderinde, doğal olaylar, hastalıklar, savaşlar, trafik kazaları gibi durumlarda böylesi acı olaylar yaşanabiliyor.
Katlanması güç te olsa ölümü çaresizlik sonucunda vakur olarak karşılamak gerekiyor. Üzücü olay sonucu, sevgili Onur’un ailesine, yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum.
Ne yapalım ki ata sözüdür: “Ölenle ölünmüyor”. Yine atalarımız ne güzel söylemiş: “Ateş düştüğü yeri yakıyor”. Ateş, Onur’un amcası emekli öğretmen, kendi güzel, yüreği güzel insan Aşır Görgülü’nün de yüreğine bir kor düşürmüş olmalı ki, aşağıdaki doğaçlama söylediği iki destansı ağıtı aynen yayınlıyorum. Sayın Aşır Görgülü Anakara’da oturuyor ve gazetemizi internet üzerinden okuyor. İçinde duyduğu feryadı bana e posta ile göndermiş.
SUÇLUSU KADERİMDİR
Ben bir güvercinim
Yaralı güvercin
Sakındım yerdekilerden
Yuva kurdum yükseklere
Sakındım yerdekilerden
Yırtıcı hayvanlardan
Kurdundan, çakalından
Tilkisinden, ayısından
Yerde sürünen yılandan
Kaplumbağadan, karıncadan
Ve hatta insanlardan
Hiç hesaba katmadım
Gökte uçanları
Yırtıcı kuşları
Şahini, akbabası
Atmacası ,kartalı
Saldırdılar yuvama
Zarar verdiler yavruma
Zifiri karanlık göz gözü görmez
Aldılar uçurdular havaya
Kartal pençesini vurdu burama
Yaralı yaralı döndüm yuvama
Ben bir yaralı güvercinim
Şimdi anladım, geç anladım
Yuvan ister göklerde
İsterse yerde
Suçun hepsi kaderde
ONUR’UMA ÇARE OLSA NE OLUR
Seher vaktinde kalkarım
Mevlaya umut bağlarım
Kabul ola dualarım
Onur”uma çare olsa ne olur
Hasan Dede, Haydar Sultana
Konya’da yüce Mevlana
Hacıbektaş sözüm sana
Onur’uma çare olun ne olur
Merzifon’ da Piri Baba
Dersim’deki Düzgün Baba
Vatikan’daki Papa
Onuruma çare olun ne olur
Evliyalar, enbiyalar
Türbede yatan sultanlar
Hacılar, dedeler , hocalar
Onur’uma çare olun ne olur
Hemşireler , doktorlar
İğne,ilaç , serumlar
Yaşasın körpe yavrular
Onur’uma çare olun ne olur
Seher yıldızı, Bozatlı Hızır
Her an her yerde hazır
Hanemize gelsin huzur
Onur’uma çare olun ne olur
Bilimin beşiği Avrupa
Aya çıkan Amerika
Peygamber diyarı Asya
Onur’uma çare olun ne olur
Bakakaldım sonsuzlara
Güneşe Aya yıldızlara
Bu gencecik yavrulara
Onur’uma çare olun ne olur
Cinler, periler, medyumlar
Fala bakan tüm falcılar
Börtü böcek tüm canlılar
Onur’uma çare olun ne olur
Dua edin anası babası
Dua edin dayısı amcası
Dua edin teyzesi halası
Onur’uma çare olun ne olur
Deryada yüzen balıklar
Gökyüzünde uçan kuşlar
Yerde sürünen yılanlar, çıyanlar
Onur’uma çare olun ne olur
Ellerim titriyor yazamıyorum
Rabbim sana kızamıyorum
Cansıza can verensin biliyorum
Onur’uma can versen ne olur
28.11 .2020
Aşır GÖRGÜLÜ