Merhum iş adamı Üzeyir GARİH, Adanalı iş adamlarıyla yaptığı toplantıda şunları söylemiş:

-"Hayat, havaya attığımız 5 topla oynanan bir oyundur. Bu toplardan sadece bir tanesi lâstikten, diğer 4 top ise camdan yapılmıştır. Ben bu toplara “İş, Aile, SağlıK, DosTLUKLAR ve BenliK” isimlerini verdim.

Belirttiğim gibi bu 5 top içinde lâstikten imal edilen tek top işimizdir. Düşürürsek kırılmaz, istediğimiz gibi zıplatıp yeniden elimize alabiliriz. Ancak diğer 4 top camdan yapılmıştır ve düşerse kırılacağı için yerine konulamaz. Bunu bilmeli ve tüm hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız. Ama biz ne yazık ki tam tersini yapıyor ve o “İŞ” adını verdiğimiz lâstik topu elde tutabilmek uğruna, diğer dördünün de kırılıp parçalanmasına göz yumuyoruz.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım: İş adamı olsak da olmasak da bizim yaptığımız da bundan pek farklı değil. Daha çok daha çok kazanmak uğruna eşimizi, çocuklarımızı, dostlarımızı, en önemlisi de kendi sağlığımızı ihmal edip benliğimizden ödün vermiyor muyuz? Adına “para” denilen o lanet değiş tokuş aracı uğruna diğerlerinin hepsinden vazgeçmeyi göze almıyor muyuz?

Gençlikte sağlığımız yerinde oluyor; dostlarımız ve onlarla birlikte geçirebileceğimiz zamanı da bulabiliyoruz ama henüz ailemizi kurup bir iş sahibi olamadığımız için doğal olarak yeterli paramız da olmuyor. Orta yaşta ise, sağlığımız gene yerinde ve bir sürü dostumuz var. Ayrıca çok şükür ailemiz ve bin bir zorlukla sahip olabildiğimiz işimiz de var ama bu kez de kendimize ve dostlarımıza ayıracak zaman bulamıyoruz. Ayrıca hayatımızın geri kalanını sıkıntısız sürdürebilecek kadar yeterli paramız da yok. Yaşlılıkta ise ailemiz, kendimize ve dostlarımıza ayırabildiğimiz zamanımız, çalışmasak da belirli bir gelirimiz yani rahatça harcayabilecek paramız var ama bu kez de sağlık sorunlarımız baş gösteriyor. Biriktirdiğimiz onca parayı da o zamanında değerini bilmediğimiz sağlığımızı yeniden kazanma uğruna harcayıp duruyoruz. Ve o zaman anlıyoruz ki, biz tüm yaşantımızı daha çok para kazanmaya adamışız.

Bazılarımız burada “Olsun; en azından çoluk çocuğumuz bizim bıraktıklarımızın sayesinde para sıkıntısı çekmez, rahat bir yaşam sürer.” diye savunma yapabilir. O bakış açısıyla haklı da olabilirler. Ama onlara şöyle bir sorum olacak: Sahi siz bütün yaşamınız boyunca bizden sonrakiler rahat yaşasınlar diye mi çalışıp didindiniz? Hiç kendi hayatınızı yaşamayı düşünmediniz mi?

Öyleyse;     

Yaşamak hüzündür, aşmayı bil;

Yaşamak şarkıdır, söylemeyi bil;

Yaşamak şanstır, kullanmayı bil;

Yaşamak aşktır, keyif almayı bil;

Yaşamak risktir, göze almayı bil;

Yaşamak servettir, korumayı bil;

Yaşamak güzelliktir, değerini bil;

Yaşamak oyundur, oynamayı bil;

Yaşamak bilmecedir, çözmeyi bil;

Yaşamak hakkındır, korumayı bil;

Yaşamak mutluluktur, tatmayı bil;

Yaşamak maceradır, yaşamayı bil;

Yaşamak trajedidir, sabretmeyi bil;

Yaşamak görevdir, tamamlamayı bil;

Yaşamak verilmiş sözdür, tutmayı bil;

Yaşamak koşmaktır, nefeslenmeyi bil;

Yaşamak rüyadır, gerçekleştirmeyi bil;

Yaşamak fırsattır, değerlendirmeyi bil;

Yaşamak hazinedir, israf etmemeyi bil;

Yaşamak mücadeledir, kabullenmeyi bil;

Yaşamak bugündür, değerlendirmeyi bil;

Yaşamak yolculuktur, tadını çıkarmayı bil;

Yaşamak özgürlüktür, uğruna savaşmayı bil.

R. THERESA

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·       Yaşamın bir yarısı sabır, diğer yarısı da şükürdür ama bir yarısı daha vardır ki, o da şükredilecek işleri yapmakla geçmelidir. Mevlâna

·       Bırak “senin için ölürüm” laflarını. Önce kendiniz için yaşamayı öğrenin; sonra başkası için ölürsünüz. C. Yücel

·       Üzgün olmak istiyorsanız, geçmişte yaşayın; endişeli olmak istiyorsanız, gelecekte yaşayın; huzurlu olmak istiyorsanız, şimdiyi yaşayın. K. Salmansohn

·       Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, fakat bu arada çok basit bir sanatı unuttuk; insan gibi yaşamak. M. LUTHER