Ben hayat yumağını
Sustum, sabırla ördüm...
Ve şu kısa ömrümde;
Ben ne insanlar gördüm...
Dile kolay, üç çeyrek asrı devirdim.
Varlığı da gördüm, yokluğu da
Eğilip, bükülmem istendi iade-i itibar için.
Ama ben hiç eğilmedim, hiç bükülmedim.
Uzun süre sustum, konuşmadım.
Kalemim ve klavyem dilim oldu.
Gün geldi kalemime fiyat biçtiler.
Ama ben kalemimi hiç satmadım.
İsyanlarım tarifsiz,
Acılarım sahipsiz,
Şerefini satan, şerefsiz
Ben ne pislikler gördüm...
Gördüm; sevgiye muhtaç,
Gördüm; şefkate muhtaç,
Gözü doymaz; gönlü aç,
Ben ne yamyamlar gördüm...
Oh çekilmez yaraya
Kurşun girmiş araya
Tanrı, diye paraya
Ben ne tapanlar gördüm
*
Yukarıdaki dizeler (2 ve 3. kıtalar hariç) Ahmet Selçuk İLKAN’a ait...Ahmet Selçuk İLKAN’a , 2. ve 3.kıtalar da bana ait.
Üstat A. Selçuk İLKAN’ın, bu dizeleri hangi ruh haliyle yazdığını tahmin edebiliyorum...
Ozanlar, birbirini iyi anlar çünkü...
İlkan Üstat; yaşadığı hayal kırıklıklarını, gördüğü ve uğradığı haksızlıkları (tıpkı benim gibi) biriktirip biriktirip içine atmış.
Artık taşıyamaz hale gelince de bu duyguları, kelimelere dökmüş.
Sonra bu kelimeleri yoğurup, sıkıp, taş haline getirmiş.
Daha sonra da bu taşları; kendini bir halt sanan, maddi çıkarları, kişisel kapris ve kompleksleri uğruna tüm kutsal değerleri çiğneyen, gözü ranttan, makamdan ve paradan başka hiçbir şey görmeyen, kendinden başkasını düşünmeyen insan müsveddelerine, atmış... (Hatta atmaktan da öte, adeta onları “taş bombardımanına” tutmuş.
Ağzına, yüreğine, beynine, bileğine, kalemine sağlık İlkan Usta...
Ne güzel eylemiş ne güzel söylemiş ne güzel yazmışsın...
Benim hislerimin de tercümanı olmuşsun...
Üç çeyrek asrı devirdim.
Ben de bu süre içinde (üstat gibi); nice insanlar gördüm.
Saygılı, saygısız, görgülü, görgüsüz, şerefli, şerefsiz... Vefalı, vefasız... Hayırlı, hayırsız... Namuslu, namussuz...
Ve…
Ve ciğeri on para etmez, kendinden başka kimseye hayrı dokunmaz, bulunduğu makamı kullanan, üretim kabızı insan(lar) görüp, tanıdım.
Ve en acısı; bu dünyaya, melek görünümlü şeytanların, insan kılıklı nice aşağılık yaratıkların, egemen olduğunu gördüm.
Bazen bilgisayarımın başına oturup bu pislikleri tek tek yazasım ve ibret vesikası olarak, cümle aleme duyurasım geliyor.
Sonra, “değmez” diyorum, “değmez!”
Acaba, (susmakla) inançlarıma ters mi düşüyorum!?...
??!!...
Evet... Ters düşüyorum...
Ters düşüyorum düşmesine de; (içimde ukde kalma pahasına) bugüne dek “susma hakkımı” kullanıp, hep sustum.
Susmaya da devam edeceğim.
Bu şerefsizlerin bana ve yakın çevreme yaşattıkları acıları ve sıkıntıları öte dünyada hesaplaşmak üzere benimle birlikte götürmeye kararlıyım.
Korkmasınlar.