Önce çocuklar düşünülmeli, onlar gelecek…
“Ben Buradayım” projesi ile Hatay’dayız.
Projenin amacı, üç hafta süresince çoğu göçük altında günlerce kalmış annelerini, babalarını, kardeşlerini, arkadaşlarını, öğretmenlerini, kuzenlerini, evlerini, umutlarını kaybetmiş, yirmi metrekarelik konteyner evlerde yaşayan çocukları sanat yolu ile “iyileştirmek”, onların travmatik yaşamlarına bir nebze ilaç olmak, kaybolan umutlarını canlandırmak, bir ışık yakmak.
Renklerle, çizgilerle, biçimlerle, danslarla, gözlerinde umut ışıkları yakmak. Ulaşabildiğimiz en geniş çevreye ulaşabilmek.
Her çocuk bir hikaye. Geçen yıl da olay çok taze iken gitmiştik Hatay’a. Çadırlarda yaşıyorlardı, yıkılan evlerin altında kalmış hayatlarını küçük çadırlarda devam ettirmeye çalışıyorlardı. Çok göç vardı kentten.
Ama duvarlarında, “gidiyoruz ama döneceğiz” sloganları yazıyordu çoğu yıkılmış evlerin.
Evet dönmüşler, geri gelmişler. Konuştuğumuz çoğu aile “evet gittik, güzel yerlerde kaldık, iyi ağırlandık” diyorlardı. Ancak Hatay Atatürk’ün söylediği gibi onların da şahsi meselesiydi.
Tekrar, yıkılmış ama bir türlü tam kaldırılamamış evlerine geri dönmüşler. Yirmi metrekarelik yaşamlara sığmaya çalışıyorlar.
Yeni hayalarına sarılıyorlar. Çocuklar bir yaş daha büyümüş, ancak çok değişen bir şey yok. Gözlerindeki ışık daha sönmüş. Kayıplarının şimdi daha farkındalar. Acılarını azaltacak yardımsever sivil toplum kuruluşlarının çoğu çekilmiş sahadan. Sürdürülebilir önlemler var elbette, ama yok denecek kadar az.
Birkaç güzel insan, birkaç güzel kurum iyi işler yapmaya, umutları diri tutmaya devam ediyor.
Tozlu sokaklar, yıkık evler arasından bahar bütün ihtişamı ile yeşertmiş güzelim kenti. Yıkılmış balkonlardaki begonviller, sarmaşıklar boy vermiş yeniden.
Moloz dağlarında gelincikler açmış inadına. Uzun Çarşı esnafı dükkanlarını açmış; o güzelim tatlar, baharat kokuları, yıkıntılar arasından yine sizi mest etmeye yetiyor sanki.
Kurtuluş Caddesi dünyada ilk ışıklandırılmış cadde diye geçiyor, ancak geceleri karanlık…Karanlığın içinde yıkılmış ev gölgeleri, sesiz ısız sokaklar.
Hani içi yanıyor insanın, biraz daha hızlanmak, kenti ayağa kaldırmak, yeniden kadim kültürü canlandırmak için ne beklenir, bilemedik.
Her sabah çocuklarla buluşmanın, gün boyu onların gülümsemelerini renklere karışmalarını, gülümsemeden ağız dolusu gülmelere geçişlerini, giderken iyi ki varsınız demelerini, sevgi dolu bakışlarını görmek umutlanmamıza yetiyor yine, yeniden.
Biraz daha gayret, sivil toplum kuruluşları, biraz daha umut için çocukların, ergenlerin, gençlerin yanında olmak için. Buradaki sınavlara girecek çocuklara gençlere destek için.
Bu projede yer almaktan mutlu olduğum Türev ve gönüllülerine teşekkürler.
Gelirken kitap ve oyuncaklarla gelip çocukları mutlu kılan sevgili kızım Ayşe ve arkadaşlarına teşekkürler.
Gönüllü olmak ne güzel.
Hatay / Antakya