Bedel; karşılık, değer, eder, fiyat, anlamlarında kullanılıyorsa da biz sadece karşılık anlamında kullanacağız. Türkiye’de PKK ile yeni bir süreç başladı. Adına terörden arındırılmış ülke, barış süreci, ya da analar ağlamasın deniyor. Bunlar kulağa hoş geliyor, duyumu bile ülkemiz adına heyecan veriyor elbette. Bunları söylemenin bir karşılığı, bir de bedeli var.

PKK silah bırakıyor, daha doğrusu silah filan bıraktığı da yok. Suriye’deki PYD örgütüne katılıyor. ABD öyle istiyor. Haliyle Suriye’de en güçlü Kürt örgütlenmesi oluşuyor. Yetmiş, seksen bin kişiyi bulan bir silahlı örgüt. Aslında Türkiye’yi tehdit eden en güçlü örgütlenme. Örgütün ipleri ABD ve İsrail’in elinde.

2005 yılında Öcalan tarafından, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) kuruluyor. Bünyesinde Türkiye’de PKK, Suriye’de PYD, İran’da PJAK ve Irak’ta PÇDK yer alıyor. Dörtlü yonca yaprağı gibi. Oluşturulması hedeflenen Kürt Devletinin ayakları. PKK’nın silah bırakma dedikleri olay KCK çatısı altındaki PKK’nın, PYD’ye taşınmasından ibarettir.

Halka bu gerçekler anlatılmıyor. Söylenen “Barış, terörsüz ülke, analar ağlamasın”…Buna kim, hangi aklı selim itiraz edebilir.

Satır aralarından ve bazı iplerin ucunu birbirine ekleyerek anlıyoruz iktidarın gerçek niyetini. Ne tavizler vermiş olduğunu ve neye karşılık olduğunu.

Değerli okuyucular, şu iki ipi birbirine ekleyelim ortaya ne çıkıyor? Birincisi Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın sözlerini aktarıyor; “PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

İkincisi Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın sözleri: “Vatandaşlık tanımı gözden geçirilebilir. Yerel yönetimlere yetki devri yapılmalı.”

Daha da önemlisi, asıl işin mihenk taşı; “Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı adaylığının yolu açılmalıdır.”

Öcalan’ın görüşleri ile Binali Yıldırım’ın düşünceleri üst üste çakışıyor. Kısaca denmek istenen; “Cumhuriyetin kuruluş felsefesini oluşturan ulus, üniter ve laik devlet yapısı ortadan kalkacak.”

Sözün özü; tek dil, tek ulus, tek ülke, tek egemenlik ortadan kalkıyor. Bu anlayışa göre. Anayasa’da değişiklik yaparak Türk vatandaşlığı yanına Kürt, Arap… gibi etnik yapılar da eklenecek.

10 Ağustos 1920’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün yırtıp attığı Sevr Antlaşması yeniden hortluyor.

Öcalan’la “kayıtsız şartsız” anlaştık yalanının arkasında, anayasayı değiştirmek var, üniter yapıyı bozmak var, Erdoğan’ı 4. defa cumhurbaşkanı  seçmek var. Sevr’i yeniden hortlatmak var.

Tüm bunların bedeli olarak, ortada bir yurt ve devlet kalır mı? İyi düşünmek lazım.