Aynalar…
Kadrini, kıymetini tam olarak bilemediğimiz bir eşyamız.
Sürekli elimizin altında olan, onsuz yapamadığımız, olmazsa huzursuz olduğumuz ancak değerini ve de kullanmasını(!) tam olarak bilemediğimiz, olmazsa olmazımız.
Onlara sadece; “üstümüzün başımızın, kaşımızın gözümüzün düzgün olup olmadığını, kontrol için bakıyoruz.
Oysa daha bir dikkatli, daha bir içten, daha bir kendinizi vererek bakabilsek; neler yansıtacak ya da neler, neler söyleyecek o aynalar bize, neler…
Evet… Neler, neler…
??!!...
N’oldu, şaşırdınız mı?
Şaşırmayın; neticede ayna bu; ne yansırsa kendine; onu yansıtacak, onu söyleyecek size, bize, hepimize…
Örneğin;
* “Mükemmel bir annesin sen ya da mükemmel bir babasın…” diyecek.
* “İyi bir öğretmen, iyi bir yöneticisin…” diyecek.
* “Güzel yüreklisin, adam gibi adamsın sen…” diyecek.
Ya da tam aksi şeyler söyleyecek.
* “İkiyüzlüsün” diyecek örneğin…
* “Dürüst değilsin” diyecek…
* “Bencilsin” diyecek…
* “Hırsızsın, tefecisin, ahlaksızsın, rüşvetçinin dik âlâsısın…” diyecek…
* “Bakma seni görenlerin, senin karşında, öyle esas duruşa geçip, düğme ceket iliklediklerine… Herkes senin ne mal olduğunu, nasıl çalıp, çırptığını, nasıl rüşvet aldığını biliyor…” diyecek…
* “Aklını kullanmıyorsun. Sana verilen bilgileri aklının süzgecinden geçirmiyorsun.” diyecek.
* “Bilgilenmemek, öğrenmemek için direniyorsun. Düşünmeden, aklının süzgecinden geçirmeden kullandığın oyla(!) hem kendi geleceğini; hem bizim, hepimizin geleceğini karartıyorsun… Allah’ın zır cahili…” diyecek.
Ve…
Ve daha neler, neler diyecek de; demesine fırsat vermiyorsun ki…
Bakmasını bilmiyorsun çünkü…
Bakıyor ama görmesini bilmiyorsun.
Görüyor ama algılamasını bilmiyorsun.
Bakıyor, görüyor, algılıyor ama gördüklerin işine gelmediği için hemen kaçıyorsun önünden ya da hemen atıyorsun elinden…
İkiyüzlüsün çünkü.
İkiyüzlü…
Bakıyor, görmezden geliyorsun; işitiyor, duymazdan geliyorsun; anlıyor ama anlamazlıktan geliyorsun…
İşine gelmiyor çünkü...
Bakma öyle bön bön?
??!!...
Dahası da var.
Onları da söyleyip, onları da dillendirelim mi?
??!!
Dillendirelim...
* “Herkes tarafından sevilmek istiyorsun ama sen hiç kimseyi sevmiyorsun. O zaman niye sevsinler ki seni?” diyecek.
* “Kendin okuyup, araştırmıyorsun; utanmadan, sıkılmadan milletin cehaletinden yakınıyorsun…” diyecek.
* “Başını kapatıyor, kıçını açıyorsun. Gözlerin, dudakların, kalçaların fıldır fıldır; sağa sola davetiye çıkarıyor… Sonra da utanmadan, sıkılmadan başı açıkları eleştiriyorsun…” diyecek…
* “Her türlü haltı kendin yiyor; sonra da suçu, şeytanın(!) üzerine yıkıyorsun. Ne demek şeytana uydum?” diyecek.
* Aileden sorumlu bakansın, üstelik annesin. Başını kapattığın için kendini dini bütün insan olarak kabul ediyorsun. Ama tarikat yurtlarında tecavüze uğrayan erkek çocukları için, “Bir defadan bir şey olmaz” diyorsun. Sen nasıl annesin?” diyecek..
* “Sen kendi yakın çevrendeki rezillikleri görmezden geliyor; başka çevreleri eleştirmeye kalkıyorsun. Dön de bir bak, yakın çevrene…” diyecek.
* “Kendin çalıyor, çırpıyor; utanmadan, sıkılmadan başkalarını hırsızlıkla suçluyorsun.” diyecek.
* “Sen kendin sahtekârın dik âlâsı bir yöneticisin; memurlarının dürüst olmasını istiyorsun.” diyecek.
* “Öğretmen olabilirsin ama aklın bir karış havada. Tembelsin ama öğrencilerinin çalışkan olmasını istiyorsun.” diyecek.
* “Sen önüne geleni aldatıyorsun; seni biri aldattı mı, dünyayı ayağa kaldırıyorsun.” diyecek.
* “Donunu toplamaktan acizsin; vatanı kurtarmaya kalkıyorsun” diyecek…
* “İslamiyet’i göksel (semavi) din kabul ediyor; diğer göksel dinleri kabullenmiyor, onların din adamlarına ve o dinlere inananlara tepki gösteriyorsun. Ne hakkın var buna?” diyecek…
* “Kendin trafikte güç durumda kaldığında, sana yol vermeyene, sana yardımcı olmayana kızıyor, delleniyorsun; sen trafikte güç durumda kalana yardımcı olmuyor, yol vermiyorsun…” diyecek…
* * *
“Kendin şöyle şöyle yaparken; başkalarının, ……. yapmasını…” diye başlayıp, eleştireceğim öyle çok çelişkiyi görüp, yaşıyoruz ki; kağıda döksem sayfalar tutar…
Neden bu durumdayız, niye böyleyiz?
Neden kendimizin yaptığı yakışıksız şeyler; başkalarınca da yapılınca kızıyor, sinirleniyoruz?
??!!...
Benciliz çünkü.
Eğitimsiziz…
Eğitime ve bilime karşı alerjimiz var.
Eğitimsiz olduğumuz için de vicdansız ve karaktersiziz.
Her türlü haltı yemeye kurgulanmış bir karakterimiz var.
O nedenle, aynadaki o hırsızı, o ahlaksızı, o uçkuru düşük sahtekârı görmemize rağmen görmezden geliyoruz.
Eğitilmiş bir insan gözüyle baksak; gördüklerimiz, duyduklarımız yüzümüzü kızartacak ama o giderek köseleleşmiş suratımız da kızarmıyor artık...