1963 Haziran ayında Çorum lisesinden mezun oldum. Eylül ayında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü kazandığım için tahta bavulla İstanbul’a geldim. Edebiyat Fakültesi Holivut gibi büyülü bir atmosferdi.
Önceleri, taşradan gelmiş gariban bir öğrenci olarak alışmakta çok zorluk çekmiştim. Çocukluğumda babam Mustafa Kemal Özata çok istediğim halde bana bir mızıka almamıştı. İçimde yanan musiki ateşini şarkı söyleyerek, ıslık çalarak söndürmeye çalışırdım. Bir gün Fakültede ıslık çalarken birisi arkamdan kulağımı çekti.
Arkama dönüp baktım, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, (nur içinde yatsın) “Oğlum neden ıslık çalıyorsun, burası dağ başı mı?” diyerek beni azarlayınca, özür diledim ve hocamın elini öptüm. Olaya tanık olan Kasımpaşa’lı Adil adlı arkadaşım, “Gel Çorum’lu, seni Üniversite korosuna götüreyim de ıslığından kurtulalım” dedi.
Bir gün sonra beni Üni. korosunda şef Süheyla Altmışdört hocama teslim etti.
İşte 1964 Ocak ayından bu yana tam 58 senedir musiki aleminin içindeyim.
Aralık ayında Antalya Serik lisesine tarih öğretmeni olarak atandım. Eşim Aktan Özata da tarih öğretmeni idi ve 6 sene Serik’te görev yaptık.
Serik lisesi yeni açıldığı için civar il ve ilçelerden pek çok öğrenci liseye gelmişti.
Serik lisesinde ortaokul ve lise beraberdi. Stajyerliğim kalkmadan beni muavin yaptılar. Okulun ihata duvarı yoktu. Çocuklara okulda sigara içirmediğim gibi civar mezarlıkta ve cami tuvaletlerinde de içirmez ve onları bir dedektif gibi takip ederdim.
O acemi öğretmenlik yıllarımı aşağıdaki dörtlüğümle şöyle dile getirmiştim.
Öğretmen oldum, ilk duvarlar dinledi beni,
Biraz olgunlaştım, sıralar dinledi beni,
Merak etti gençler,”Bu adam ne diyor?” diye,
Sevgiyle söylenince, çocuklar dinledi beni…(Mehmet Özata)
Lisede branş öğretmeni çok az olduğu için ben yaklaşık 11 derse girerdim.
Ortaokul derslerini de özellikle Köy Enstitü mezunu öğretmen ağabeylere verirdim.
Musiki sevdam hiç sönmedi. Sanırım 1972 mezuniyet gecesinde çocukların ricası üzerine çok sevdiğim Selanik’li Ahmet Efendi’nin Rast eseri olan ;
Bilmem ki nedendir bana sen hor bakıyorsun?
Yapma güzelim böyle yürekler yakıyorsun!
N’oldun neye gittin, ne tarafta çakıyorsun?
Yapma güzelim böyle yürekler yakıyorsun? şarkısını okumuştum.
sonra aynı şarkıyı Aşiyan Musiki Cemiyetinde iken Etiler Emekli Sandığı Dinlenme ve Bakım Evi konserimizde solo yapmıştım.
Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğinden 1979 yılında istifa ederek Mobil Oil Türk A.Ş’ ne
girdim ve Batman’a gittim. Batman’da akaryakıt sıkıntısının devam ettiği yıllarda 2.5 sene Mobil Sevkiyat Büro Amiri olarak görev yaptım.
O yıllarda nakliyecilik yapan ağabeyim Muhsin Özata kamyonla Batman’a gelmişti.
Bana “Birader bana bir fıçı mazot (Motorin) verebilirsen çok sevinirim dedi. Batman Mobil istasyonunda mazot için sıra bekleyen 47 (Mardin) ve 56 (Siirt) plakalı kamyonların önüne 19 (Çorum) plakalı kamyonu çekince sıradaki şoförler isyan ettiler. Ben de hemen 19 plakalı kamyonun üstüne çıkarak, “Arkadaşlar yaşadığımız korkunç akaryakıt sıkıntısı döneminde tam iki yıldır sizlere hiçbir sorun yaşatmadan mazot verdim.
Memleketim Çorum’dan gelen ağabeyimin kamyonuna 2 fıçı mazot vermeme müsaade etmeyecek misiniz?” dedim. “Başımız, gözümüz üstüne Mehmet hocam, feda olsun” dediler. Bir fıçı mazot bekleyen ağabeyim de 2 fıçı alınca çok, çok sevinmişti.
GÜZEL VE İBRETLİK SÖZLER
1-Pazartesi gecesi oynanan Ümraniyespor-Fenerbahçe maçında son dakikada Ümraniyespor’un attığı golün VAR kararıyla iptal edilmesi spor dünyasında tartışılmaya devam ediyor. Bir sporsever, “Fenerbahçe’yi yarışta tutmak için her şeyi yapıyorlar. Fenerbahçe’yi kollayalım derken Türk futbolunu bitirdiler.” demiş.
2-Havalar bir kışa yakışmayacak kadar sıcak ve güneşli. Haliyle açan çiçekler, uçan kelebekler, kış uykusuna yatamayan ayılar gibi doğal olmayan olayla karşılaşıyoruz.
3-Bunların işi de zor kardeşim… Hırsızı koru, sapığı koru, tecavüzcüyü koru, şerefsizi koru, tetikçileri koru, bir de yetmezmiş gibi dindar taklidi yap!
4-İstanbul’da uçağa biniyorsun 5 saat sonra Afganistan’dasın ve 1500 yıl geriye gidiyorsun. Ya da 5 saat sonra Norveç’e gidiyorsun, 100 yıl ilerdesin. Al sana zamanda yolculuk.
5-Bir sahnedir tüm hayat ve bir oyun. Ya oynamayı öğren, hayatın akışına bırak kendini. Ya da sırtlan bütün kederleri…
25 Ocak 2023