Evet… Anahtar sözcük, “eğitim” …
Siz buna şifre sözcük de diyebilirsiniz, ya da sihirli sözcük…
Toplumsal sorunlarımızı açacak anahtar sözcük, bu sözcük işte; “eğitim” …
Her yerde, her konuda eğitim, eğitim, eğitim…
Ama “Bilimsel Eğitim”…
İnsanlarımız eğitimli olmadığı için, yöneticilerimiz eğitimli olmadığı için, siyaset adamlarımız, devlet adamlarımız eğitimli olmadığı için; yerimizde sayıyoruz.
Yaşadığımız tüm olumsuzluklarımızın, tüm açmazlarımızın temelinde bu sorun, yani “eğitimsizliğimiz” yatıyor.
Ve ilginçtir, bu eksikliğimizin herkes ayırdında, herkes bilincinde…
Ama… ama o kadar işte…
Her şey dilimizde yani…
Çözümü biliyoruz, söylüyoruz ama yaşama geçir(e)miyoruz.
Çünkü ne eğitmeye ne de eğitilmeye yatkınız…
Eğitmek ve eğitilmek bir kültür sorunu ve biz toplum olarak, bu kültürden yoksunuz.
Toplumsal dokumuz buna uygun değil.
Eğitme ve eğitilme kültürünü almamız için önce kendi dünyamızda, bazı kavramları, yerli yerine oturtmamız lazım. Ancak ne yazık ki bunu beceremiyoruz.
Din, siyaset, bilim, özgürlük, hak, hukuk, adalet, devlet yönetimi v.b… kavramlar, birbirine karıştırdığımız temel kavramlardan sadece birkaçı…
Bu kavramlar, birbirine karıştırılmaması gereken temel kavramlar.
Biz ne yapıyoruz?
Onu buna, bunu ona karıştırıp çorba ediyoruz.
Dinle bilimi, siyasetle dini, özgürlükle her bir haltı birbirine karıştırıp, yaşamı çekilmez hale getiriyoruz.
* * *
Geçtiğimiz günlerde, bu tür kavramları birbirinden ayırt edemeyen kültürden gelen Sayın Cumhurbaşkanı, “Üniversitelerin, dinsel inançların özgürce yaşandığı yerler olması gerektiğini…” söyledi.
Yanlış.
Bin kere, yüz bin kere yanlış.
Böyle bir şey olabilir mi?
Dinsel inançlar, tapınaklarda; bilim, üniversitelerde, bilim çevrelerinde yaşanır.
Üniversiteler, bilimin özgürce yaşandığı ve yapıldığı yerlerdir.
Bilim yuvalarında “dinsel inançlara” yer yoktur, olmamalıdır.
Nitekim üniversite sözcüğünün, sözcük karşılığı da budur.
Efendim burası Türkiye ve Müslüman bir ülke, ben karıştırırım!
Karıştıramazsın.
Karıştırırsan da böyle olur işte…
Ne uzar ne de kısalırız.
Eller aya giderken, biz yaya gideriz. Milenyum çağında, (hâlâ) bez parçalarıyla uğraşır, anamızın, ebemizin başörtüsünün fiyongunu, iğnesini, bağlanma biçimini tartışır, yaşamı birbirimize dar ederiz.
* * *
Sayın Cumhurbaşkanının ikide bir dillendirdiği, “Batının ilmini, irfanını almıyoruz da…” söylemini gerçekli kılabilmek için, dinin gölgesini, bilim yuvalarından çekmemiz gerekir.
Yani?
Yani dinimizi; üniversitelerde, siyaset dünyasında, devlet yönetiminde değil; tapınaklarımızda, kendi evimizde, kendi dünyamızda yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Batı ülkeleri bunu böyle yapıyor.
Onlar bizim gibi kavramları birbirine karıştırmıyor, yerli yerinde kullanıyor.
Dinlerinin, din adamlarının günlük yaşamı yönetmesine ve yönlendirmesine izin vermiyor; bilimle dini, dinle siyaseti birbirlerine karıştırmıyor, karıştırılmasına izin vermiyor.
Onların bilim adamları, dinsel kimliklerini değil; bilimsel kimliklerini öne çıkararak, bilime ve insanlığa hizmet ediyorlar.
Onların devlet adamları, (bizim Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız, siyasetçilerimiz(!) gibi) dinsel kimliklerini değil, devlet adamlığı kimliklerini öne çıkararak yasama ve yürütme edimlerinde bulunuyorlar.
Böyle yaptıkları için sürekli büyüyor, sürekli gelişiyor, kesintisiz kalkınıyorlar.
Onun için eğitim sorunları yok, sağlık sorunları yok, işsizlik sorunları yok. (Olanın da alt düzeylerde) ...
Onun için kediler, köpekler gibi gunnamıyorlar. Her şeyleri planlı, her şeyleri programlı…
Onun için güçlüler…
Onun için demokrasileri oturuklu (istikrar), onun için sözde değil, özde demokratlar…
Onun için dillerini, ilimlerini, sanatlarını ihraç ediyorlar…
Onun için (kalkınmışlıkta) Müslüman ülkelere fark atıyorlar…
Onun için Müslüman ülkeleri eziyorlar.
Onun için bizim devlet adamlarımız, onlardan icazet alıyor…
Onun için Batılı ülkelere el avuç açıyoruz…
Onun için, onun için, onun için…
Daha sayfalar dolusu onun için yazabilirim.
* * *
Önce eğitim… evet eğitim (öğretim değil, eğitim)…
Her yaşta, her alanda, her konuda eğitim…
Yerlerde sürünmemek için, gelişmiş ülkelere kul köle olmamak için önce eğitim.
İnsan gibi yaşamak / yaşatmak için önce eğitim.
Yönetici gibi yöneticilere, siyasetçi gibi siyasetçilere sahip olmak için önce eğitim…