Türkiye’de garip şeyler oluyor. Türkiye tarihinde bir ilk gerçekleşti; Yargıtay AYM kararına uymadı. Can Atalay hakkında “Hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında da suç duyusunda bulundu. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddetti.

AYM kararları zaten bir süredir tanınmıyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce “AYM kararlarını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” sözlerini anımsayalım. Hatta bazı kararlarına “Gayri milli” diyordu.

AYM’nin tüm üyeleri üstelik de AKP iktidarı döneminde atandı. AYM’nin buna rağmen bazen iktidarın hoşuna gitmeyen hukukun gereklerini uygulamayı ise bazı hukukçular “AYM’nin yapısından kaynaklanan refleks” olarak görüyorlar. Diğer yandan AİHM ile ilişkilerin iyi gitmesi şeklinde de yorumlanabilir.

Daha önce ise Enis Berberoğlu kararında da AYM kararlarına Yargıtay 14. Dairesi uymamış, AYM ikinci defa “Hak İhlali” kararı almak zorunda kalmıştı. Sonuç olarak ise Berberoğlu Yargıtay kararıyla serbest kalmıştı.

İktidar çoğu AYM kararlarına uymadığı halde, “Hukuk devleti” görünümü vermek için, “Kararlar genel müdürlüğü” bile kurmuştu. Üstelikte AYM Anayasanın 90. Maddesine göre AİHM kararlarına uymak zorunlu olduğu halde. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın kararlarına sessiz kalıyordu.

AYM ve AİHM kararları yok hükmünde sayılır, uygulanmazken, davaya ve kişiye göre atama yapılırken, bunları denetlemekle yükümlü Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu olayı görmemezlikten geliyordu.

Anayasasında laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti yazan ülkemizde anayasayı ihlal eden, hukuksuz ve kanun devleti bile olamadığımız söylenebilir. Anayasa ve hukuk kuralları geçerli değilse, tek adamla yönetilen ülkelerde rejimin adı asla demokrasi olamaz. Bu gelişmeleri bir “hukuk darbesi” olarak niteleyebiliriz.

Durum anayasanın askıya alınması ve hukuk devletine karşı meydan okumadır.

*

Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels, yargıçlara şöyle diyordu: “Karar verirken arada derede mi kaldınız. Hiç kanunlara, yazılı anayasaya filan bakmayın, Führer benim yerimde olsaydı hangi kararı alırdı diye düşünün.”

Sonra da; Yargıç Roland Freisler, Hitler’e yazdığı bir mektupta; “Führer’im; halk mahkemeleri bundan böyle bir karar verirken, siz nasıl karar vereceğinize inanıyorsa, o yönde bir karar vermeye çalışacaktır” diye yazıyordu.

*

Bu tip hukuksuz bir ülkeye yatırımcı gelir mi? Yargı ve hukuk güvencesi olmayan bir ülkeye, insanlar neden milyar dolarlık yatırımlarını yapsın?

Yaşadığımız ekonomik krizlerin, işsizliğin, pahalılığın nedenlerini şimdi anlayabildik mi?

Demokrasi ve hukukun üstünlüğü askıya alınmıştır. Bu gidiş gidiş değil, bu yol yol değildir. Bu karar ülkeyi birbirine düşürür. Ülkesini seven barolar, meslek örgütleri, iş insanları, hâkimler, savcılar AYM kararlarının tanınması için el ele vermelidir. Uçurumun başında olduğumuzu şimdi değilse ne zaman göreceğiz?