“ANA”yı, ANNE’ye tercih etmişimdir hep. Öyle alıştığım için değil; daha içten, daha sıcak bulduğum; ANACIĞIMI bana daha yakın hissettirdiği için.
Benim gibi anacığına sadece “Fatiha” göndermekten başka şansı olmayanların dışındakiler yani ANACIĞI ulaşabileceği bir yerlerde olanlar, ANNELER GÜNÜ (bence ANALAR GÜNÜ) yaklaştıkça, tatlı bir telaş içinde o kutsal varlığa neyin, ya da hangi hediyenin daha uygun olduğuna karar verebilmenin ikilemi yaşamakta. Bazılarımız ise böyle günlerin kapitalizmin bize dayatması olduğu ve tüketimi artırmanın yöntemlerinden biri olarak icat edildiği, İslam inancında böyle şeylerin yerinin olmadığı düşüncesiyle teselli bulup rahat rahat oturmakta. Bir kısmımızın kafasında ise ne yapacağına, neyin doğru olduğuna karar verememekten kaynaklanan aşağıdakilere benzer onlarca soru dönüp durmakta:
1.Böyle günlerde hediye alınmalı mı?
2.Hediye alırsak, batının bize dayattığı yaşam biçiminin dişlileri arasına biz de girmiş ve onların istediğini yaptığımız için kıs kıs gülmelerini sağlamış olur muyuz?
3.Bu günlere değer vermekle, onlara benzemiş ya da taklit etmiş mi oluyoruz?
4.Analarımız için yapmamız gereken evlatlık görevi, onu yılda yalnızca bir kez anmakla bitiyor mu? Bu doğru bir şey mi?
Şimdi de, hem bu sorulara cevap vermeye, hem de bazı soruları karşıt sorularla açıklamaya çalışalım.
1.Dünyada hediye almaktan, övülüp takdir edilmekten hoşlanmayan insan yoktur. Ve bunlara en fazla layık olan da elleri öpülesi analarımızdır. Ayrıca hediye alıp vermek ve sevindirmek, bizim geleneklerimizin önemli bir parçası değil mi?
2.Hediyenin mutlaka artı bir gidere neden olması da gerekmez. Annemizin o andaki bir ihtiyacını karşılamaya yönelik de olabilir. Böylece hem onu sevindirmiş, hem de bir ihtiyacını karşılamış olmaz mıyız?
3.Peygamberimizin doğumunu Mevlit Kandili olarak kutluyoruz. Demek ki özel günlerin kutlanmasında İslami değerler terk edilmedikçe dini açıdan bir sakınca yok. Anamız da yılda bir kez olsun özel bir günde hatırlanmayı ve sevindirilmeyi hak etmiyor mu? Taklit bunun neresinde? Bu günün Türk ve İslam geleneğinde olmadığını, batılıları taklit amaçlı ortaya çıktığını söyleyenler de şu soruma cevap versin lütfen: “Bayramları cep mesajla kutlamak, hangi Türk ve İslam geleneğinde var? Hani eskiden bayramlarda postayla gönderdiğimiz tebrikler, şimdi neden göndermiyoruz? Demek ki bazı geleneklerin zamanla değişmesi ya da bir kısmının terk edilerek yenilerinin benimsenmesi gayet doğal. Bunun batı taklitçiliği ile hiçbir ilgisi yok. Önemli olan batıdan aldığımız değerlerin bizi biz yapan değerlerimizle çelişmemesi, ya da onları yok etmemesi. Bu açıdan bakıldığında, bence çok güzel bir gelenek olabilecek “Analar Günü” kutlamasına körü körüne karşı çıkmanın hiçbir anlamı yok?
4.Kızsanız da, kızmasanız da; ya da için için itiraf etseniz de, etmeseniz de şu iki soruya cevap verin lütfen: Anası hayatta olmayanlar için: “Ananızın kabrini en son ne zaman ziyaret edip bir Fatiha okudunuz? (Bayram ve arife günleri dışında) Ya da bulunduğunuz yerden anıp ruhuna bir şeyleri en son ne zaman gönderdiniz?” Anası sağ olanlar için de: “Ananızın en son elini öpüp boynuna sarılalı ve hayır duasını alalı ne kadar oldu?” Ananıza en son ne zaman onu sevdiğinizi söylediniz? (Yoksa hiç söylemediniz mi?)
Özellikle erkekler olarak “gizliden sevmek” gibi dünyada eşi olmayan bir sevgi türü icat ettik ve ne yazık ki kendimizi bununla avutuyoruz. Anamızı, babamızı, yârimizi, çocuklarımızı, çevremizde bizim sevgimize ihtiyacı olan ve bunu sonuna kadar hak eden herkesi gİzlİden sevİyoruz (ne demekse bu). Alışmadık, alıştırılmadık, büyüklerimizden görmedik. Bu bahaneye sığınarak da sevgimizi açıktan ve sevdiğimizin yüzüne karşı söyleyemiyoruz. İçinizde, bu gereksiz ve çirkin kabuğu kırabilmiş olanları ve “ben sevdiğimi, sevdiğim kişinin (anamız, babamız, evlatlarımız dâhil) yüzüne karşı söylerim arkadaş” diyebilenleri takdir ediyor ve alınlarından öpüyorum.
Kim ne derse desin, KEŞKE, ANAM SAĞ OLSAYDI DA ONU HEDİYELERE BOĞSAYDIM. PAMUK ELLERİNDEN ÖPÜP BOYNUNA SARILARAK; “ANAM, ANACIM, SENİ ÇOK SEVİYORUM!” DİYE HAYKIRABİLSEM; BAŞIMI DİZİNE KOYUP AĞLAYABİLSEYDİM! (Ne mutlu bunu başarabilenlere!)
Yaptığın şeylerin pişmanlığı zamanla geçer ama yapamadığın şeylerin pişmanlığı hiç bir zaman geçmez...
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Cennet annelerin ayakları altındadır. HADİS-İ ŞERİF
· Her yaşlanmış insanın içinde, annesini özleyen bir çocuk vardır. H. THOMSON
· Bana iyi analar verin, size iyi vatandaşlar vereyim. NAPOLYON
· Annenin iyisi kötüsü olmaz. En kötüsü annesiz kalmaktır. B. GÖKÇE
· Analar insandır, bizler insanoğlu. N. ERTAŞ
· Kimse 'Beni sevmiyor' diye bağırdım; annem 'Ben daha ölmedim' dedi. C. SÜREYYA
· Hayattaki en değerli ''MANA'' yı arayanlar, bu "MANA''yı bir de tersten okusalar!