Kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım. Esirgeyen, bağışlayan Allah’ın adıyla başlarım.
“Ey işledikleri günahları nedeni ile nefsi aleyhine haddi aşanlar. Allah’ın rahmetinden sakın ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü Allah tüm günahları bağışlar. O çok merhametli ve çok esirgeyendir.” (Zümer, 53. Ayet)
Yüce dinimiz İslamiyetin esası; mutlak, varlığı, birliği, ulaşılamaz büyüklükte, kudret ve kuvveti ile engin sonsuz rahmet ve şefkati af ve mağfiretidir.
Kainatın mutlak sahibi ve mali olan ulu Allah bu kainatı insanlar için yaratmış, sayısız nimetlerle donattığı mevcudatı insanın emrine vermiştir. Bunların karşılığında bizlerden kendisinin bilinmesini, tanınmasını, sırf kendisine ibadet edilmesini, verdiği nimetler için de şükredilmesini, bu nimetlerin sahibi olanların da diğer insanlarla paylaşılmasını, böylece huzur ortamında bu dünyada mutlu ve ebedi alem olan ahirette de sonsuz saadete ermemizi istemiştir.
Ulu Allah insanı yaratılanların en şereflisi kılmasına rağmen, aciz ve zavallı, daima başkalarına muhtaç, özellikle de a’dan z’ye mutlak ulu Allah’a bağımlı yaratmıştır. Onun için “Alah mutlak muciz, insanlar ise kesin acizdir” kuralını koymuştur. İnsanın bu acizliği ve imkansızlığı, nefis ve şeytanın korkunç düşmanlığı sonucu çok büyük günahları beşeriyet icabı işleyeceklerimizi bildiği için, tövbe ve istiğfar yoluyla engin rahmetinin kapılarını her an açık bulundurmak suretiyle hata, isyan ve günahlarından dönüş yapan kullarını imanla ahirete göçmeleri için sonsuz rahmetine koşmalarını istemiştir. Çünkü, insan aciz, Allah muciz, insan zayıf, “llah güçlü ve kuvvetlidir. Zayıf daima güçlüye muhtaçtır. “Allah insanları günah kirlerinden temizlemek ve yüklerini hafifletmek istiyor” buyurur. (Nisa, 27-28. Ayetler)
Demek ki; insan dünyanın bütün imkanlarına sahip olsalar bile mutlak Allah’a muhtaç, ona sığınmak zorundadırlar. Bir dakika düşünürsek, bunu hemen anlarız.
Örneğin; bir koronavirüs olayı; bir senedir insanlığa kan ağlatıyor. Eğilmeyen başları yere değdiriyor. Bir noktanın binde biri kadar bile değilken, bütün insanları esir alıp ölümle tehdit ediyor. Geç onu, insan keskin bir diş ağrısına yakalanıyor. Ağrısından gözyaşı döküyor. Sabah edemiyor. İnsana odasında bir sinek, bir sivrisinek tebelleş olsa onu başından savamıyor. Yani sineğe gücü yetmiyor. Ayrıca, insan hastalanmam diyemez, acıkmam diyemez, yediğimi boşaltmam diyemez, yaşlanmam diyemez, hele de ölmem hiç diyemez. Izdırap anında inançsızlar dahi Allah Allah diye bağırır, feryad eder. Çünkü; insan aciz, Allah mucizdir.
Çünkü tek çare Allah tealadır. Kimsenin yardım edemediği, elinden tutamadığı, oğlun ve kızının can dostlarının senden kaçtığı anda yanında olan ancak Hz. Allah vardır. Çünkü, “nerede olursanız olunuz, Hz. Allah sizinle beraberdir” (Hadid 4. Ayet)
Allah’ın kapısı asla kapanmaz. Mesaisi yoktur. Ona ulaşmak için randevu gerekmez. Her saniyede milyarlarca hacet sahibi bir anda ilahi rahmet kapısından içeri girebilir. Ulu Allah cc. hazretleri ile her an beraber olabilirler.
Cenab-ı Hakk’ın biz kullarına ikram ettiği nimetler saymakla bitmez. Yüce Allah’tan isteyebileceğimiz tüm nimetleri bize vermiştir. (İbrahim 34, Nahıl 18) Ulu Allah’ın biz insanlara sunduğu nimetler iki bölümdür. Birisi maddi, diğeri ise manevi nimetlerdir.
Maddi nimetler; Bedenimiz, organlarımız, aklımız başta olmak üzere yaşamamız için verilmiş bin bir çeşit olan nimetlerdir. Manevi nimetler ise; ahirete taalluk eden nimetlerdir. Manevi nimetlerin başında iman nimeti gelir. İkincisi ise ulu Allah’ın rahman ve rahim sıfatların tezahürü tecellisi ve belgeleri olan kullarının günahları ne kadar büyük olursa olsun önce iman sonra hulusi kalple yürekten yapılan tevbe ile Allah’a yönelen müminlerin Allah’ın affına, mağfiretine, bağışlamasına, Allah deyip sığınanların bağışlanmasıdır. Bu hususta ulu mevlamızın kesin fermanı vardır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır;
1-Ey Allah’ın sonsuz rahmetinden ümidini keserek, ümitsizliğe düşüp nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım, (ne kadar günahkar olsanız bile) sakın Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah tüm günahları bağışlamaya muktedirdir. Çünkü o yüce Allah çok esirgeyici, bağışlayıcı ve affedicidir. Merhametlidir. (Zümer 53)
2-Ey Muhammed SAV. kullarıma benim sonsuz rahmet ve bağışlayıcı olduğumu, (inkarcılar içinde) azabımın çok çetin olduğunu bildir. (Hicir, 49-50)
3-Derdiniz, günahınız ne kadar ağır ve çok olursa olsun, hiç bir zaman Allah’tan ümidinizi kesmeyiniz.
Hz. Yakup A.S.in dili ile; Ey benim oğullarım, gidiniz kardeşiniz Yusuf’u ve Bünyamin’i her yerde arayınız. Sakın ümitsizliğe kapılıp Allah’ın yardımından, rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü Allah’ın rahmetinden ancak inançsızlar, yani kafirler ümit keserler. (Yusuf 87)
4-Rabbin bağışlaması çok olandır. O sonsuz merhamet sahibidir. (Kehif 58. Ayet)
5-Ey benim kullarım! Bana daima dua edin ve şöyle deyin. Yarabbi, bize dünyada da ahirette de iyilik ver. Hakkımızda iyilik yaz. Ey rabbimiz senin rahmetin herşeyi kuşatmıştır. Sakınanları korur. (Araf, 156. Ayet)
(SÜRECEK)