Politikayı sevmeyebilirsiniz ama ayrı durmanız pek mümkün olmuyor. Siz ne kadar uzak durmaya çalışırsanız çalışın, bu kez o sizi bulup bir yerlerden bulaşıyor. Ayrıca da

Platon’un “Siyasetle uğraşmayacak kadar akıllı olanlar, daha aptallar tarafından yönetilerek cezalandırılırlar.” ya da “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye mahkûm olmaktır.” sözleri akla gelince de kendinizi bir kenara çekip soyutlayamıyorsunuz. “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.” diyen İsmet İnönü de aynı noktaya parmak basmış.

“Peki ama insanları politikadan soğutup uzaklaştıran nedir?” diye bir soru gelirse bunun yanıtını da “Politikacılar halkın çıkarlarından farklı çıkarlara sahip olan insanlar topluluğudur.” diyen Abraham Lincoln’ün bu sözünde bulabiliriz. Kısaca, halkın çözüm beklediği sorunlarla, politikacıların uğraştıkları farklı konular olduğu için insanlar politikayı sevmez. Çünkü politikacıların büyük çoğunluğu halktan kopuk yaşar. Jean Monnet bunu şöyle açıklamış: “Bir politikacının amacı sürekli iktidar olmaktır. Bu çaba ona çoğu zaman sorun çözme görevini unutturur.” Uğur Mumcu da aynı konuda şunları söylemiş: “Türkiye'deki politikacılar gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünür.”

Olayın bir başka yönü ise “ahlâk” kavramıyla üst üste çakışıyor. Ünlü Fransız düşünür Jean Jacques Rousseau “Politika ve ahlâkı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar.” diyor. “Politikada ahlâk genellikle hiçbir şeydir.” diyen Bob Dylan da aynı görüşte. Ve yine derler ki, “Allah insana üç özellik vermiş; 1. Dürüstlük, 2. Akıl, 3. İrade. Bu üç özellik siyasete şöyle yansır: Eğer dürüst ve akıllıysanız siyasetçi değilsiniz. Eğer dürüst ve siyasetçiyseniz akıllı değilsiniz. Eğer akıllı ve siyasetçiyseniz dürüst değilsiniz.”

Son olarak, politik bir makama gelme başarısı göstermiş olanların, oturduğu koltuktan zamanında kalkmayı bilmiyor olması. Bu konuda önce bir Hint atasözüne kulak verelim: “Eğer birileri oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa kesinlikle altını pislemiştir.” Kendodd ise daha acımasız; bakın şunları söylüyor: “Politikacılar bebek bezi gibidir. Düzenli olarak ve aynı sebepten değiştirilmeleri gerekir.”

En iyisi sözü fazla uzatmadan iki küçük politik fıkrayla sonlandırmak.

İki emekli, parkta güvercinlere yem atarken birincisi yanındakine dönerek;

-“Şu güvercinlere ne zaman yem atsam siyasetçileri hatırlıyorum.” der.

İkinci merakla;

-“Ne alâkası var?” diye sorunca da şu yanıtı verir:

-“Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca da kafamıza pisliyorlar.”

Oğlunun mesleği hakkında endişelenen baba, odasına bir elma, 10 TL para ve Anayasa kitapçığı koyarak bir köşeye saklanır. Düşüncesine göre, eğer oğlu elmayı alırsa çiftçi; parayı alırsa tüccar ya da bankacı, Anayasa kitapçığını alırsa da hukukçu olacaktır.

Çocuk eve gelir ve odasına gider. Öncelikle masanın üzerindeki parayı cebine atar. Arkasından elmayı alarak ısırıp yemeye başlar. En sonunda da Anayasa kitapçığına şöyle bir göz atıp sayfalarını karıştırdıktan sonra bir köşeye fırlatır.

Baba kararını vermiştir; oğlu politikacı olacaktır…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Politika; gerçekleri görmezden gelip yalan söyleme değil, gerçeklerin istediğiniz yanını gösterme sanatıdır. CHURCHİLL

•Açlıktan karnı guruldayandan dürüst politikacı olmaz. Albert EİNSTEİN

•Hata yapmak insanlara vergidir, bunu başkalarının üstüne atmak politikadır. Bill VAUGHEUR

•Beyinsizlik sadece politika mesleğinde özür sayılmaz. Napolyon BONAPART

•Başkasından, özellikle politikacıdan medet, ummayın. Sakıp SABANCI

•Biz devlete yalan söylesek bu büyük suç, fakat onlar bize yalan söylese bu siyasettir. Bill MURRAY

•Politika para yerine insanların ortaya sürüldüğü bir oyundur. Napolyon BONAPART

•Suya sabuna dokunmazsan hep kirli kalırsın. Siyaset, su, vicdan sabundur; siyaseti vicdanla yıkamak gerekir. ANONİM

•Bir ülkede edebiyat, felsefe ve sanattan çok siyaset konuşuluyorsa o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir. NİETZSCHE

•Politika; kazığı atarken söylediğin yalanları, kazığı yiyenlere alkışlatma sanatıdır. Çetin ALTAN