Her gece sabahına veda gecesi gibidir.
Gece vardiyalı çalışanların iş kazası, yolculuk esnasında sabaha karşı meydana gelen trafik kazası, manzarası tavan olanların ani kaybı, kalp krizi sonucu yaşanan ayrılıkların yanında bir de doğal afetlerin getirdiği ayrılıklar...
6 Şubat Pazartesi sabahı saat 04:17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık merkezli, öğle üzeri saatin 13.24'ü gösterdiği dakikalarda Elbistan merkezli depremler geri dönülmez ayrılıklar getirdi.
Bu yıkım onarılması çok güç bir yıkım...
Eş, kundaktaki-okul çağındaki yavrular, anne-babalar, kardeşler yani aile bireylerinin yok olduğu bir yıkım...
Doktorlar-hemşireler, ilim-bilim adamları, öğretmenler, hâkim-savcı, ustalar-çiftçiler öylesine çok değerlerimizi kaybettik ki, geride kalanlar yaşamları boyunca yaşarken ölecekler.
Psikolojik sorunların artarak yaşanacağı bir yaşam ile idame ettirecekler geri kalan günlerini...
Bu yaralar asla sarılamayacak...
10 binlerce canımız gitmiş. Hepsinin de gelecekleri yok olmuş.
Enkaz altında kalarak;
Sevgilisine söylediği “iyi geceler bebeğim, yarın görüşürüz.” son sözü mü oldu.?
Akşam eşine-çocuklarına; "sabaha sizlere güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyorum canlarım." diyen annenin sabaha kavuşamadan son sözü mü oldu.?
Akşam nişanlısı ile telefonla düğün tarihini konuşup ertesi günü nikâh masasına oturacakları günü evlendirme memurluğuna giderek kesinleştirmek için uykuya mutlu dalan ve umudu yok olan gençlerin son sözü mü oldu.?
Sonsuzluğa uzanacak evlilik birliği hayaliyle hoşlandığı ilk aşkı sevdiğine yaptırdığı çiçeği "seni seviyorum-benimle evlenir misin"? Sözünü haykırarak verebilme umuduyla sabahına uyanamadığı ya da kendi uyanıp sevdiğini kaybettiği haberi ile yıkılan gencin son sözünü diyemediği bir gün mü oldu.?
Sabah evladının elinden tutarak okula götürme hayali ile uyuyan anne-babanın depremle uyanıp enkazın altında kalan çocuğunun kurtarılma ümidiyle elini son kez mi tuttuğu oldu.?
Banka kredisi ile aldıkları evin kredi borcunun taksitini nasıl ödeyeceklerini konuştukları gece son konuşmaları mı oldu.?
Çocuklarının geleceğini kurtarmak için, evlilik planları, hayalleri ana-baba-kardeşlerinden, sevgilisinden uzak kalıp gurbette ekmek parası uğruna yaşamlarını idame ettirmesi mutlu günlere ulaşamadan yok oldu.
Sınavlara gireceklerin emekleri yok oldu.
Yaz tatilinde köylerde harmanda, tarlada, bağ-bahçede ailesine yardım etmek, kavuşmak için yıllık izin gününü iple çekenler yok oldu.
Sokakta oynayan çocukların mutlu günleri yok oldu.
"Hamile annenin, baba olacak eşinin", kızları hamile "dede-anneanne-babaanne" olacak ebeveynlerin mutlu bekleyişleri yok oldu.
Gece yavrusuna mama hazırlayan bir annenin yavrusu yok oldu.
Bir anne ve babanın çocuklarının okul mezuniyet törenini görme hayalleri yok oldu.
Annelerine-babalarına, eşine-çocuklarına, vatanına-milletine faydalı bir birey olmak için okulunu bitirip doktor-mühendis-öğretmen-hemşire-hâkim-savcı-polis-asker olabilme heyecanları yok oldu.
Hastanelerde "sabaha ameliyat olacağım, yeni bir hayata döneceğim" diyen hastaların hayalleri son buldu.
Yolları beklenen evlatlar-torunlar yok oldu.
Yıkılan sadece binalar değil, çok kişinin hikâyesi yarım kaldı.
Mutlu günlerinde çekilmiş fotoğrafları ile kaldı her şey...