Seçimle iktidarda kalmanın olanaklarını kökten tükettiğinin farkında olan iktidar. 19 Mart yargı darbesine başvurdu. Darbenin doğal olarak öncesi vardı. Sonrasını ise yaşayarak görüyoruz.
Son yerel seçimlerde yenik düşen iktidar partisi, birinci parti olan CHP ile yumuşama rüzgarları estirdi. CHP ve lideri sayın Özgür Özel’de ne yazık ki bu oltaya geldi. Aslında sıradan insanın da görebildiği gibi seçimlerden yenik çıkan AKP iktidar partisi, şoku atlatmak ve kendini toplamak için zaman kazanıyordu. Bu boks maçında okkalı bir yumruk yiyen boksörün kendisini toplamak için zaman kazanmaya çalışması gibi bir şeydi.
Özgür Özel iktidarın ve liderinin özelliklerini bilmiyormuş gibi, mesir macunu takviyesi ile iktidarı daha da azdırdı. İktidar bu güçle önce Esenyurt Belediyesi’ne çöktü. Hasılı bu aşamada tepkiler cılız kaldı. “Sarı dana” gitmişti. Onu diğer İstanbul belediyeleri izledi. Sıranın Ekrem İmamoğlu’na yaklaştığını köylü dayı bile görüyordu.
19 Mart Darbesi ile bir sabaha karşı, yüzlerce polis ekibi ile İmamoğlu’nun kapısına dayandılar. Eli kanlı katil gibi götürdüler sorgulamaya. Sonuçta AKP’li seçmenin bile inanmadığı uydurma gerekçelerle CHP’nin cumhurbaşkanı adayını hapse attılar.
Bu durum karşısında halk ve gençlik “yeter gayrı” demek zorunda kaldı ve ayağa kalktı. CHP halkı ayağa kaldırmadı. Ayağa kalkan halkın ve gençliğin önüne düştü. Hatta CHP dışındaki muhalif kesimlerde olayı sahiplendi. Burada DEM Parti’sinin olaya pasif davranıp, iktidarın kandırmacalarından acaba diye uzaktan seyrettiği dikkatlerimizden kaçmamıştır. Oysa aynı halk zamanın da bu parti barajı geçsin diye ödünç oylar verdiği unutulmamalı. DEM Parti bu olayda görüldü ki ilk fırsatta toplumsal çıkarları heba edebilecek. Bundan sonra da olası durumlarda ödünç oyları unutmalıdır. İktidar partisinin en büyük kazanımı ise bu olmuştur. Bir şeyi daha açık koymalıyız, CHP’de zamanında DEM Parti’li belediyelere kayyum atanırken hakkını verecek tepkiler göstermedi. Sadece demeç vererek geçiştirdi. Şu an DEM Parti durduğu yer itibarı ile öç almıyor hata yapıyor. Burada durum bir toplumsal olaydır. Demokrasi sorunudur.
19 Mart Darbesi sonun da iktidar ne umdu? Ne buldu?
Artık seçilemeyeceğinin, ekonomiyi düzeltemeyeceğinin de bilincinde olan iktidar. darbeden gayri çaresi yoktu. Dolaylı olarak seçim varmış gibi yapıp seçimleri ortadan kaldırıyor. Seçilecek adayları hapse tıkıyor. Dolaylı olarak kendinin izin vereceği adaylarla seçime gitmek, her defasında hacı yatmaz gibi ayakta kalmak istiyor. İmamoğlu’na kadar yapılan kayyumlarda tepkiler cılızdı. Aslında yine öyle umuyordu. Bu defa silah ters tepti, kendi ayağına sıktı.
İmamoğlu için uydurma; “Diploması sahte”, “Belediye değil suç örgütü yönetiyor”, “Seçimleri terör örgütüyle işbirliği yaparak kazandı”... gibi gerekçelerle halkı ikna edemediler. Halk seçme seçilme endişesine kapıldı. Gençlik “okumanın da bir önemi yok, 31 yıl sonra diplomamız elimizden alınır” endişesi ile ayağa kalktı. Tepkiler sadece İmamoğlu olayı ve CHP ile sınırlı kalmadı. Toplumsal uyanış dalga dalga yükseldi. Maltepe Mitingi ile destan yazdı. Tarihe geçti. Toplum ve muhalefet partileri birbirine kenetlendi. Yayılan güvensizlik ortamında piyasalar allak bullak oldu. Gazetelerin yazdığına göre Merkez Bankası 35 milyar dolar yakmış.
19 Mart Darbesi püskürtüldü ama son bulmadı. İlk fırsatta İBB’ye de kayyum atanacak. İmamoğlu ’da 298 genç de suçsuz yere hapishanedeler. Toplumsal tepkiler durduğu an darbe başarıya ulaşmış olacak. Darbenin öncesi ve sonrası ile demokrasiyi kazanmak ve kaybetmek CHP’nin omuzunda tarihi bir yüktür. Aynen bisiklet sürmek gibi, durduğun an düştüğü andır.