Baraj, yöre belediyelik olduğunda İlk belediye başkanı Hüseyin Saykan ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nden bir grup arkeoloğun değerli katkılarıyla tarihteki boyutu belirlenerek,  binlerce yıl sonra açıldı, suyla doldu ve köylünün kullanımına verildi. Halen kullanılmaktadır. Baraj DSİ’nin çalışmalarıyla yenilenmesi ve çevresinde konuşlanan Hitit Köyü projesi askıya alınmış, ne hikmetse! Böyle dünyaca ünlü bir kenti daha da yaşanılır bir alana dönüştürmek gerekirken bilinçli olarak atıl bırakılabilir mi? Ne yazık ki bırakılıyor. Yöre halkına “öteki” gözüyle bakıyor resmi kurumlar, “eşit yurttaş” olarak görmek istemiyor. Ne diyelim? Umarım bu yakışıksız, itici yaklaşımlar terk edilir.

Aynı hat üzerinden aynı alanları sulamaya devam ediyor barajın suyu. Hitit atalarımızın açtığı izlek bir anlamda canlanmış oluyor. Kumlu Eşme’nin suyu yörede canlı yaşamını güzelleştiriyor, köylü sebzelerini suluyor, doğal yaşama hayat veriyor. Tarla kuşları, börtü böcek bu sudan besleniyor.

Öğretmenlerimiz bizi ya buraya ya da Kayalı Boğaz’a pikniğe götürürdü. Çok iyi anımsıyorum, iki veya üç köyün öğrencilerini bu alanlarda bir araya getirir, spor yarışmaları, koşular, bilgi yarışmaları düzenlerlerdi. Bu yarışmalar hem bizleri okumaya ve daha fazla öğrenmeye, hem de diğer köylerden dostlar edinmeye yönelikti. Kendi okulumuz bünyesinde küçük skeçlerle başlayan tiyatro çalışmaları dahi yaptırmışlardı. Benim akranlarım öğretmenlerimiz Mustafa Menekşe’yi, Bektaş Ortakçı’yı anımsayacaklardır. Karı-koca Menekşeler uzun yıllar köyümüzde kalmışlardı. Daha sonra Çorum merkezde bir okulda görevlendirilmişlerdi. Her ikisi de Hasanoğlan mezunuydu. Öğretmenlerimizin ne kadar değerli etkinlikler düzenlediklerini sonradan sonraya anladık. Köy enstitülerinden veya devamı olan öğretmen okullarından yetişen öğretmenlerimiz gerçekten köylünün içinden gelen ve köye aydınlık götüren ilerici insanlardı. Şimdilerde okullar kapatıldı, köyler karanlığa, hurafeye mahkum edildi. Okul binaları çürümeye terk edildi.

Ben de öğretmen okulu mezunu olmanın onurunu taşıyorum. Eğitimin ilkokuldan başlamak üzere her aşamasında görev aldım, ders verdim. Öğrencilerimin ve eğitim sisteminin sorunlarıyla iç içe oldum. Öyle bir sorunlar yumağı ki bir kenara bırakıp, yeni baştan ele alınması gerektiğini düşünüyorum. İçinden çıkılır gibi değil.

Ayrıca, köy kültür ve dayanışma derneklerinin ağaçlandırma çalışmaları da takdire şayandır.  Bizim köyün derneği tarafından, Kalınkaya – Karamahmut yolu sağlı, sollu ağaçlandırıldı. Çok önceden de gömütlük (mezarlık/mezerlik) ağaçlandırılmıştı. Şimdi göklere uzanan çamların arasında gömüt taşları görünmüyor. Bu ağaç dikme çalışmaları yoğunlaştırılmalı ve yörenin yaz kış yeşil kalması sağlanmalı. Susuzluğa karşı en etkili yöntem olduğu unutulmamalı.

Özellikle küçük çayır ve büyük çayır olarak bilinen çayırlık alanların hemen altında Kayalı Boğaz mevkiinde, Hititlerden kalan harabeler olduğunu biliyoruz. Bu harabelerin define avcıları tarafından yağmalandığını da duyduk. Bu alana henüz hiç bir kazı çalışması yapılmadı, belki de kimsenin haberi olmadığı içindir. Bir an önce burası da sit alanı olarak ilan edilmeli ve korumaya alınmalıdır. Kayalı Boğaz’ın bitimine yapılan set ile köyümün birkaç deresinden ve çayırlardan süzülen su biriktiriliyor, gölet oluşması sağlanıyor ve Karamahmut-Alaca arasında yerleşik Kızkaraca köyünün bahçelerine can vermek üzere serbest bırakılıyor. Bu basit gölete balık yumurtaları ve yavruları bırakılırsa büyük olasılıkla sazan ve tatlı su levreği çoğalır, köyde yaşayanlara balık avlama olanağı ve protein kaynağı sağlanabilir.

Ayrıca Karamahmut - Eskiyapar arasında, bizim bağların bittiği noktadan itibaren iki vadinin birleştiği yerde Ahmet Kaa'nın Pınar dediğimiz su kaynağı etrafında da çok büyük bir yerleşim alanı olduğu bütün köylüler tarafından bilinir. “Kaa” yörede “muhtar, kahya” anlamına kısaltma olarak kullanılır. Bu mevkiinin 2 kilometre kadar ilerisi Eskiyapar köyü. Alaca’dan hareketle Eskiyapar hattından ilerlerseniz sırasıyla Kıcılı, yoldan içerde Çelebibağı, Şekerhacılı, Perçem, Külah, Gökçam, Ekmekçi Beli ve Ekmekçi köylerinin yoldan birkaç yüz metre içerde veya yol üzerinde sağlı sollu sıralandığı yol çok sürmeden Yazılıkaya-Hattuşa’ya (Boğazkale) giden yolla birleşir. Tüm mesafe araçla 30 dakika çekmez. Bu yörede köyler birbirine evlilik bağlarıyla bağlıdır. Kız alıp, kız vermişlerdir. Güçlü akrabalık bağları oluşmuştur. Her ailenin bir diğer köyle akrabalığı var.

(SÜRECEK)