Değerli okuyucular, Türkçesi “tutum” olduğu halde, kökeni Arapça olan “tasarruf” demeyi pek severiz. Her zamanki gibi geleneksel olarak ekonomi duvara toslayınca, tutum genelgesi çıkarmak adettendir. Çıkaranların uyması için değil, halkın uyması için çıkarılır genelge. Yük her zamanki gibi halka yıkılır.
22 Yıldır mevcut iktidarın çok önemli tutum olaylarına tanık oluyoruz! Örneğin dünyanın yolcu taşımada ilk beşe giren İstanbul Atatürk Havalimanı’nı yıkıp, göçmen kuşların göç yolları üzerine 10.2 Milyar Euro’ya İstanbul Havalimanı’nı yapmak iyi bir tutum girişimidir! Yandaş girişimcilerin bütçesinde iyi getiri tutum sağlamıştır.
Kamu ihalelerinin genelde yandaş ve aynı girişimcilere verilmesi de, tutumlu olmaya örnek oluşturur. Alışılmış kişilerle çalışmak, yenilere uyum sağlamak için kaybolan zamandan tutum sağlar. Ayrıca kırtasiye masrafları da düşer!
Türkiye Rusya’dan 2.5 Milyar dolara S-400 füzeleri aldı. Bildiğimiz kadarı ile hangarda bekliyor. Gereksinim duyarsak kullanabilecek miyiz? Soru işareti. NATO Müttefiki olduğumuz için ABD ile sorun yaşıyoruz. F-35 projesinden çıkarıldık, ödenen 1.25 milyar dolar da orada yatıyor. Komşumuz Yunanistan F-35’lerle yanı başımızda fink atıyor. Başka bir konu. Yaklaşık 5 milyar dolar tutum ne güzel değil mi?!
Hindistan kendi uzay aracı ile 75 milyon dolara Ay yüzeyinde araştırma yapıyor. Biz uzaya 55 milyon dolara turist gönderdik. Ne güzel tutumluluk!
1150 odalı sarayın aylık gideri 33,6 milyon lira. 50 milyon lira olsa kim ne diyecekti? Demek ki 16,4 milyon lira tutumluyuz demektir! Yine sarayın 13 uçağı varmış. 20 olmadığına şükredelim. 7 uçak tutumluyuz. “İtibardan taviz verilmez” herhalde! Fakat memurun ulaşım, lojman, gençlerin iş, halkın hizmet hakkından tutum ne güne duruyor?
Öğrenci kantinde çay simidi 30 liraya yiyor. Milletvekili TBMM’de et döneri 30 liraya yiyor. Kimin kesesinden öğrencinin babasının kesesinden. İşte size tutumlu olmanın babası.
Kim bilir belki de manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması, ejder meyveli Smoothie (chia tohumu eşliğinde) ve Efuli (liçi meyvesi eşliğinde) gibi içeceklerden de tutuma giderler. Hatta ıstakoz tüketimini de azaltacaklarını, Cuma namazlarına filan 30 Mercedes’le gitmeyeceklerini sanıyorum!
Buraya kadar yöneten konumundakilerin tutum uygulamalarına örnek verdik. Bir de halkımızın neleri içselleştirdiğine, nelerin halkın beynine şırınga edildiğine bakalım.
“Bal tutan parmağını yalar. Bedava sirke baldan tatlıdır. Üzümünü ye bağını sorma, Devletin malı deniz yemeyen domuz. Nerde beleş oraya yerleş…” gibi atasözleri ile avantayı içselleştiren bir toplumun anlayışı, siyasi ahlaksızlık ile bütünleşince ortaya hazin tablolar çıkıyor. Örneğin namuslu ve dürüst olmanın karşılığını Şener Şen filmde hor görülerek, itilip kakılarak alıyordu ve adı ise “Namussuz namuslu” oluyordu.
418 milyar dolar kayıp ses seda yok. Daha doğrusu yağmalandı. Ülkeyi iflas ettiren neden budur. İktidar yağmayı durdurmuyor, sadece diyor ki; Istakozları, manda yoğurdu ve kestane balını filan milletin gözü önünde yiyip görgüsüzlük yapmayın. Gözden uzak yerlerde yaşayın.
Bir atasözümüz der ki; “Bol bol yiyen bel bel bakar” Bol bol yiyen kim? Bel bel bakan kim?, başka bir atasözümüz; “Har vurup harman savurma…ekmeden biçilmez” der. Tarımı öldürmüşsün. Tüm tesisleri satmışsın, neyi nerede ekeceksin? Nerede üreteceksin? Sonrasında “Tutum genelgesi” tutum genelgesi değil. Büyüklere masal genelgesi.