Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili ve eski güreşçi Hamza Yerlikaya’nın yargılandığı mahkemenin kararına göre, ortaokul mezunu Yerlikaya, sahte lise diploması kullanmış.
Hamza Yerlikaya’nın belgede sahtecilik suçundan yargılandığı davada, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına göre; “Mevcut delil durumuna göre ancak sanığın sahte olan diplomayı bilerek kullandığı söylenebilir” denmektedir.
Lise diploması sahte olan kişinin, üniversite diploması, tezli doktoraları filan hepsi doğal olarak düzmece olduğu ortaya çıkar.
*Bu diploma ile SPOR Akademisine girdi.
*Bu diploma ile devletten 3 maaş alıyor..
*Bu diploma ile Vakıfbank yönetimine girdi..
Konunun önemi, sıradan bir kişi konumunda değil. Topluma örnek olması gereken bir konumda. Ayrıca kendi mesleğinde iyi bir kariyer yapmış, maddi manevi bu tür sahteciliklere hiç gereksinimi yok. Demek ki konunun özünü başka noktalarda aramak gerekiyor.
Asıl dikkat çekmek istediğimiz konu. Mevcut iktidarda ve yarattığı tek adam rejiminde, iktidar taraftarlarının, yandaşlarının ulaşma gereksinimi duydukları bir yer varsa, kanun-yasa, hak-hukuk tanımadan oraya ulaşmaları olayı.
Sahte diplomalı tek Yerlikaya değil. Ortaokul mezunu Yerlikaya, üniversite bitirirse ondan daha üst düzeydekiler nereleri bitirmez. Bu buz dağının görünen yüzü. Ülkede Yerlikaya olayı, benzeri olayların, doğallık kazandığı bir sistem oluştu. Ürkütücü olan budur. Benzeri olayların meşruluk kazandığı sistemin adına, Yerlikaya Düzeni diyoruz.
Yerlikaya Düzeni, bu sistemin simgesidir. Cumhuriyet işte böyle yıkıldı. Hile, şantaj, takiye, yalanla , hatta “Atı alan Üsküdar’ı geçti” denerek anayasa değişmedi mi? Sayın Sami Selçuk “Bu anayasa yok hükmündedir” diye kitap yazmadı mı? Yani ülke yok hükmünde bir anayasa ile yönetilmiyor mu?
Diplomaya mı ihtiyaç var, iktidar taraftarı isen, gidip bakkaldan alır gibi alıyorsun. Bu iktidar döneminde, öğrencilerin bir kesimine üniversite soruları verildi. YÖK Başkanı Ali Demir niçin yargılanmıştı? Yolsuzluk yapanlara soruşturma açılamıyor. Meclis araştırması yapılamıyor. Hak hukuk bir yana dere-tepe dümdüz gidilen düzenin adı oluyor, Yerlikaya Düzeni.
Son 18 yılın verdiği rehavet ve özgüvenle iktidarı tapulu bir meta gibi görüyorlar. Ne demişti sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu muhalefete; “Seçimleri kazansanız da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz”…İktidar verilmeyecekse seçime ne gerek var? Nasıl olsa her koşulda “Bütün yollar Roma’ya çıkıyor”. Tüm bunlardan sonra “Kimse bizim demokrat ve reformist iktidarımızı, test etmeye kalkmasın derlerse” şaşırmayalım.
Kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki, Yerlikaya türü düzenler sürdürülebilir değildir. Düzen duvara dayanmış, hile ve hukuksuzlukla ayakta kalmaya çalışıyor. Bunda ısrarcı olmak gidişlerini daha da hızlandırıyor. Örneğin İstanbul yerel seçimleri en canlı örneğidir. Ders çıkarılmıyorsa, halk ilk seçimlerde dersi tekrar eder, belleklere kazınır o zaman.
Ülkemizin uygarlık bilinci ve toplumsal refleksi Yerlikaya düzenlerini tarih sahnesinden silecek olgunluktadır. Bu nedenle ilk seçimleri sabırla beklemektedir.