Malum, tek seçici ve yöneticili ülkemizde televizyon yayınlarını izleyen RTÜK adlı bir kurum var.
Ben 1990 yıllarındaki bir yazımda RTÜK’ü nedense “Ktük nereye gidiyor?” diye yazmıştım.
O yıllarda, kurulun başkanı sevgili meslektaşım ve arkadaşım, eski TRT’ci, daha sonra 1980 Askeri Darbesi lideri Kenan Evren’in basın danışmanı Ali Baransel idi.
RTÜK başkanlığı sırasında aldığı hatalı kararlar karşısında eleştirilir ancak buna hiç tepki vermezdi sevgili Baransel.
Bir gün yazımda “Ktük Başkanı yine zırvalamış” başlığı ile yazdığım yazı gazetede yayınlanınca (O sıralar Dünya gazetesinde sadece köşe yazıyordum) Baransel telefon açmıştı:
“Eleştirilerine bir şey demem ama Ktük yakıştırması ağır olmuş” diye tepki vermişti.
Haklıydı…
Kantarın topuzunu fazla kaçırmıştım.
Üstelik kadim dostluğumuzu bile dikkate almadan…
Nerden ve neden burada geldim?
Şimdiki RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, elinde makbuz önüne gelen muhalif her sese ceza kesiyor.
Özellikle muhalif TV kanallarına…
Devlet desteğinden mahrum, özel sektörün dahi reklam vermekten ya korktuğu, ya da çekindiği muhalif TV kanalları, her an kendilerini baskı altında hissediyorlar.
TV’lere verilen cezalar öyle az-buz değil, milyonlarca lira.
Şahin, cezaların büyük kısmının yalan beyanla sahtekarlık yaparak halkı kandıran, dini duyguları istismar eden yayınlara verildiğini açıklıyor üstelik.
Kendi söyledikleri bile inandırıcı değil.
Şahin, üstelik kesilen cezaların, hep FOX, Halk TV, KRT ve Tele1’e denk geldiğini de aynı gerekçeyle izah ediyor nedense...
RTÜK’ün bu tehditvari tutum ve davranışı, iktidarı “kesmiyor” anlaşılan.
Hayat pahalılığı nedeniyle oluşan yağ ve benzeri ihtiyaç maddeleri kuyrukları haberlerine karşı polisiye baskılar da devreye sokuluyor nedense.
Yani, hâlihazırdaki emniyet bile boş durmuyor.
Son örnek, ayçiçek yağı kuyrukları ve halkın birbirini çiğnerken çekilen karelerde görüldü..
İÇİŞLERİ Bakanı Soylu, fahiş fiyatla ihtiyaç maddeleri satan esnafa karşı göz açtırılmayacağını açıkladı.
Tabii ki polisler, ayçiçek yağının zamlanacağıyla ilgili “provokatif paylaşım”ların peşine düştü. 47 paylaşımcı, hakkında işlem başlatıldı.
Yetmedi.
Ekonomiyi karşısındaki muhabire içinde bulunduğumuz sıkıntılı duruma teşhis koyarken “gözlerime bak, gördüğün ışıltı sayesinde ekonomimizin iyi olduğunu anlayacaksın” diye enflasyonu tanımlayan Hazine ve Maliye Bakanı sayın Nebati de aynı kervana katılmaz mı?
Sayın Nebati’in sözleri burada yazılmayacak kadar ağır.
Resmen “tehdit” kokan cümleler, ifadeler…
Yani sayın Nebati’ye kalsa medya, yazılısı ve görseliyle tüm yayın organlarının tamamı hayat pahalılığı, enflasyon, kuyruklar ve yağ sıkıntısı hakkında tek kelime yazmamalı.
Yazarsa yandı…
Sayın Nebati’in ekonomiden umudunu kaybedip, sayın Soylu’nun koltuğuna göz diktiğini (!) sanırsınız sarf ettiği son sözleri karşısında.
Bürokratından, milletvekiline, kurum yöneticisinden bakanlarına kadar bozulan ekonomi karşısında çözüm üreteceklerine, polisiye tedbirlerle “refah” (!) sağlamaya çalışan bu kadrolar Türkiye için gerçekten talihsizliktir.
Bu kadar “liyakatsiz” kadroyu bir araya getirmek gerçekten maharet ister…
İçinden çıkılmaz ve derin bir ekonomik kriz yaşanırken bu kadar mı “aptalca” görüş ve öneri sergilenir?
Görünen “dibe vuruş” u herkes görüyor da, iktidarı yönetenler nasıl göremiyor?
Üstelik bazı “aptalları yöneten” kişi eğer çok zeki ise…
Demek ki zekiler bile zamanla “göremez” hale gelebiliyorlar...