28 Temmuz tarihinde başlayan ve bir haftayı aşkın bir süredir devam eden orman yangınlarıyla mücadele ediyor ülkemiz. Yangınları söndürmek için devlet ve milletçe yoğun bir çaba içerisindeyiz.

Herkes elinden gelen ne varsa, gücü neye yetiyorsa büyük bir mücadele veriyor. Mücadele devam ediyor ancak "Yangınlar neden söndürülemiyor?" sorusu akılları meşgul ediyor. Ben de bu sorunun cevabını merak edenlerdenim. Soru aklımı meşgul ederken gelen bir ileti ile sorularıma cevap buldum diyebilirim.

Bir orman mühendisi tarafından kaleme alınmış olan yazıyı siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istiyorum.

İşte o ileti:

"ORMAN YANGINLARI NEDEN SÖNDÜRÜLEMİYOR?

Orman yangınları konusunda bilgi eksikliği olduğundan bu yazı kaleme alınmıştır.

1-Orman yangınları kızılçam ormanlarında çıkmış ve devam etmektedir. Kızılçam diğer çam türleri arasında en çok reçineli olan ağaç türümüzdür. Yangında alevler ağaçların tepesine çıkmaya başladığında ağaçların gövdesindeki, dallarındaki, ibrelerindeki ve kozalaklarındaki reçine buharlaşmaya başlar. Buhar haline geçen reçinenin doğalgazdan pek farkı yoktur ve suyla da söndürülemez. O yüzden evlerimizde doğalgaz veya mutfak tüpü kaynaklı yangınlarına su ile değil de alevin üzerini battaniye, halı vb. türü örtü ile örterek söndürmeye çalışırız. Bu şekilde gaz ile oksijen bağlantısını kesmeye çalışırız ve sonuç da alırız. Ancak bunun ormanlarda yapılma imkânı yoktur. Bu nedenle ağaçlardaki reçine bitene kadar su ile sonuç alamayız. Siz hiç günlerce yanan meşe ya da kayın ormanı yangını duydunuz mu? Duyamazsınız. Zira bu ağaçlar reçineli değildir.

Bu gerçek yüzünden Amerika ve Kanada’da orman yangını önemli yerleri (ekolojik, sınai, yerleşim yeri, vb.) tehdit etmiyorsa çoğu zaman boşuna söndürme masrafı çıkmasın diye yangına müdahale bile etmezler.

2- Odunun tutuşma sıcaklığı nisbi hava nemine bağlı olarak 240-440 ºC arasında değişir. %12 nemde (hava kurusu) odun 240 ºC da tutuşur. Akdeniz ve Ege’de havanın nisbi nemi çok seyrek olarak %30 un altına düşer. Nem ne kadar yüksek ise tutuşma sıcaklığı artar bu da yangının ilerleme hızını düşürür söndürme ekiplerine zaman kazandırır. Tersi durumda da hız yükselir. Şayet rüzgâr varsa bunu şüphesiz misliyle artırır. %30 ve üzeri nemli havada kuru ibreleri bir araya toplayıp içine de yanmakta olan sigarayı bırakırsanız ibrelerin alevlenmediğini görürsünüz. Ancak aynı deneyi %12 ve daha aşağı nem oranlarında yaparsanız ibrelerin tutuştuğunu görürsünüz. Şu an yangın bölgelerinde nisbi hava nemi maalesef %7-10 arasında.

3- Ülkemiz ormanlarının %90 ının topoğrafik yapısı yangınlarda uçak kullanımına uygun değildir. Belgrad Ormanları’nda, Antalya Düzlerçamı Ormanları’nda ya da bunlara benzer yerlerde uçaklardan çok iyi sonuç alırsınız. Ancak dağlık tepelik yerlerde uçaklar çok yüksekten su bırakmak zorunda kalır. Aksi takdirde dağlara çarpmaları kaçınılmaz olur. Bu suyunda büyük bir kısmı yere düşmeden buharlaştığı gibi istenilen noktaya da su bırakmayı zorlaştırır. Helikopterlerde bu sorun çok azdır ve %90 oranında başarı sağlar. Helikopterlere hiç yangın çıkmasa da para ödenir. Şayet yangına müdahale ederse sorti başına da ayrıca para ödenir. Ancak isabetsiz, başarısız su atışlarına para ödenmez. Zaten uçaklar da çoğunlukla “nerde bu uçaklar veya bizde niye yok” kabilinden sorulara muhatap olmamak için kiralanır.

4- Ülkemiz orman teşkilatı orman yangınlarının söndürülmesinde The European Forest Fire Information System (EFFİS) raporlarındaki verilere göre dünyanın bir numarasıdır.

Zira orman yangınları geçmişten beri siyasi polemik konusu olageldiğinden gelmiş geçmiş bütün iktidarlar buna karşı tedbir almaktan ve masraftan kaçınmamışlardır. Bu nedenle dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan makine parkı ve personel ülkemizde mevcuttur. Orman Genel Müdürlüğü 2 bin 597 araç ve bu araçlarda görevli 10 bin 545'i yangın işçisi olmak üzere toplam 18 bin 545 personelle bu işi yürütmektedir. Mesela televizyonlarda sık sık duyduğunuz ve gördüğünüz arozözler 4X4 kamyonlar olup üstün donanıma sahip, 1500 metreye kadar su pompalayabilen, tanesi 1.750.000 TL olan makinelerdir.

5- Sonuçta nisbi hava nemi %30’un üzerine, rüzgâr hızı da saatte 30 km nin altına düştüğünde (halen rüzgar hızı 50 km/saat veya üzerindedir) yangınlar bir gün içinde söndürülecektir. Aksi halde dünyanın bütün uçak ve helikopterlerini de getirseniz bu nem ve rüzgâr değerleri karşısında kızılçam ormanlarında yangın söndürülemez. Zaten söndürülebilme imkânı olsaydı inanınız mutlaka söndürürdük."

İşin erbaplarının yazısı bu şekilde.

* * *

Takip edebildiğim kadarı ile sosyal medyada tam bir yangın yeri. Asıllı, asılsız bir çok iddia sosyal medya mecrası üzerinden yayılmış durumda. Bu nedenle böyle bir dönemde Fitne, fesat ve nifak odaklarına karşı hepimizin uyanık olması gerekiyor. Dikkat edelim. Fırsat vermeyelim. Kamu otoritelerinin yaptıkları açıklamaları esas alalım. Sosyal medya yalanlarına kanmayalım.

Milletçe zor ama insan olmanın en güzel örneklerini verdiğimiz bir dönemde kavga etmek yerine kucaklaşalım, bir olalım, beraber olalım ve hep birlikte yaralarımızı sarmaya bakalım. İnşallah bu zor sınavı da birlik ve beraberlik içerisinde hep birlikte atlatırız.

En güzel günler sizlerin olsun.