Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi denizlerde yüzmeyi öğrendik. Bir türlü insan olmayı öğrenemedik!

*

Taşınacak eşyaların gemiye yüklenmesi, gelen eşyaların boşaltılması günlerce süren yoğun bir çalışma gerektirir. Yolcular, birkaç ay sürecek yolculukta gökyüzünü, denizin dalgalarını görecek.

Sinema filminde izlemiştim. Uzun süreli yolculuk sonunda dürbünle karayı görebilmek kaptanla birlikte yolcuların sevinçlerini görmek, sinema salonlarında izleyicileri bile mutlu ederdi. Uzun süren yolculuk için yetecek gıdanın alınması yetmez. Gıdalar, besin değerini kaybetmeden korunabilmeli, yolcular dışında başka ortaklarla paylaşılmamalı.

Yolculuk bitmeden yiyecekler bitmiş. İçecek su tükenmiş. Olmaz diye düşünmek mümkün değil. Yolcuların yiyeceklerine fareler ortak olursa neden olmasın? Gemi içerisinde kediler gibi hiçbir düşmanı olmayan, bol miktarda besin bulan fare nüfusu kısa sürede inanılmaz ölçüde artar.

Deneme yanılma yöntemiyle gemi kaptanları bir çözüm yolu bulmuşlar. Yakaladıkları fareleri öldürmek yerine günlerce aç bırakmışlar. Daha sonra yakaladıkları fare yavrularını kafeslerin içine atmışlar. Zaman içerisinde daha büyük fareler yiyecek olmuş. Canlı olarak yakalanan büyük fareler kafesin içine atılmış. Mesleki eğitimlerini(?) tamamlayan fareler yuvalarının yanlarına bırakılmış.

Yamyamlar, önce diğer fareleri; sonra aç kalmamak için birbirlerini yemeye başlamış. İnternet ortamında yapılacak küçük çaplı bir araştırmada gemi kaptanlarının hangi milletten olduğunu öğrenebilirsiniz. Boş zamanı olan internette daha detaylı bilgilere ulaşabilir.

Ülke sınırları içerisinde Güneş batmayan imparatorluk kuruldu. Denizleri aşıp, topraklarına toprak kattılar. Ülkelerin bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürdüler. Köle olarak alınan insanlar pazarlarda satıldı. Geride kalanlar elmas madenlerinde altın çıkarılan ocaklarda temel gıda maddelerini ancak alabilecek ücretle çalıştırıldı. Başarılı olabilmek için sadece fareleri eğitmekle kalmadılar.

Gün geldi, birileri sesini yükseltti. İnsan görünümlü yamyam fareler işbaşı yaptılar. Onlar kendilerine verilen görevleri hatasız olarak yapmaya devam ediyor. Aynı ülkelerin, aynı inançlara sahip insanları birbirlerini öldürüyor. Yıllardır belli bölgelerde savaşlar eksik olmuyor. Silahsız, suçsuz insanları öldürenler utku kazanıyor. Yakın zamanda komşu ülkelerde iç savaş denilen çatışmalarda başka insanlar öldürülecek.

Sorunun kaynağını bulmak için çaba gösterilmiyor. Sonuçta yaşanan acılara çözüm bulunamıyor.