Beklenen oldu.

Sonunda bu tabloyu da yaşayacakmışız meğer.

Nihayet “Psiko sosyal gerilimli toplum” haline geldik…

Önü alınamayan cinayetler…

Sokak ortası infazlar...

Uyuşturucu mafyaları…

Pazarın yeni narko liderleri…

Bir yerlerde, yani değişik şehirlerde, ilçelerde hemen her gün cinayet haberleri dur-durak bilmiyor.

Yeraltı dünyasından hiç eksik olmayan torbacıların, çetelerin, kan davalıların, savaşı durmak bilmiyor…

Geçenlerde kız öğrencinin, dekan yardımcısını bıçaklaması nasıl unutulur?

Bir Üniversite rektörünün, halt ettiği rezaletler zihinlere kazınmaz mı?

Evlenen kadına takıntılı psikopatın, damadı düğün gecesi kalleşçe arkasından kurşunlaması bize çok şey hatırlatmaz mı?

Sentetik ve kimyasal bir uyuşturucu olan Metamfetamin’in (MET)kullanımının başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada giderek artışı nasıl göz ardı edilir?.

Met tuzağına düşmüş gencecik insanlara sahip çıkacak, bununla mücadele edecek, bırakın devlet kurumlarını, STK’ların bile kayıtsız kalmasını nereye koyabiliriz?

Özetle:

Kurumlar zafiyet içinde…

Stk'lar zaten siyasetle köklerine kadar zehirlenmiş.

100 günlük son dönem icraatın nereye varacağı belli değil.

Ekonomi dibe vurmuş…

İnsanlar gülmeyi unutmuş, gülmeyi...

Bundan daha kötüsü ne olabilir ki?

Bu hallere mi gelecekti o güzel ülkem?

Bu tabloların geride kaldığını sanıyorduk.

Meğer çok yanılmışız.

Bu iktidar son 22 yılda keşke hiçbir şey yapmasaydı.

“Hiçbir şey yapmamak, yerinde saymak bile bazen en iyi eylemdir…” derler…

Ve devamı vardır bu görüşün:

“Bunu yapanlar tarih yazamazlar. Ya tepeyi (zirveyi), ya dibi görenler tarihi yazarlar...”

Keşke “tarihi yazmak” gibi bir inadın peşine düşülmeseydi…

“Dibi görmek” ten kurtulurdu bu halk…