Türkiye’de olduğu kadar,

Başka hiçbir memlekette bir inkılâp halk arasında bu kadar kök salmamıştır.

Bu inkılâp bütün sahaları içinde toplayan hayat telakkisinin tamamıyla değişmesi idi.

Şekil ve istikametini ona Gazi vermişti,

Ve atılan adımların en mühimi de,

Kadının faal bir uzuv olarak devlet içinde yer alması olmuştur.

Daha inkişaf devrelerini yaşadığımızdan,

Vaziyeti sarahatle ifade edebilmek güçtür.

Türk kadını;

Bu bahis küçük bir makale çerçevesine sığmayacak kadar geniş bir bahisti.

Bugünkü Türk kadını,

Hakkında bir hüküm verirken hakikate yakın bir netice istenilir,

Ve Türk kadınının iyi veya fena bütün manası ile anlamak arzu edilirse,

O zaman birçok hadisatın yekdiğerine karıştığı görülür.

Anane ve batıl itikatlar içinde sıkışmış kalmış olan Türk kadını,

Birdenbire,

Büsbütün değişik bir temel üzerine bırakıldı.

Ve kadının eski hayat tarzı,

Yalnız itiyat ve adetlere değil,

Aynı zamanda atalardan tevarüs edilmiş dini ananelere de istinat etmekte olduğundan bu adetlerle birlikte dinin de ıslah edilmesi,

Daha doğrusu hurafelerden,

Suni teşekkülattan temizlenmesi lazımdı.

Bu yüzden Türk kadını biri dünyevi,

Ve diğeri de uhrevi,

Yani harici ve dâhili olmak üzere kendini yeni baştan iki dünya kurmak mecburiyetinde kaldı. Bu vazifeye başlarken gösterdiği yüksek cesaret takdire şayandır.

Bir Avrupalı,

Uluorta harem ismini verdiği şeyle,

Türk kadınının neden bu kadar imtizaç etmiş olduğunu hiçbir zaman anlamayacaktır.

Onun bir hapishane gibi gördüğü ve telakki ettiği harem,

Birçokları için hayatın haşinliğinden korunmak ve masuniyet manasını ifade eder.

Umumi hayata atıldığı dakikadan itibaren Türk kadını için de daha büyük bir mesuliyet yükü belirmeye başladı.

Erkeklerin arkadaş ve çocuklarına,

Onları hayal mücadelesine yetiştirebilecek,

Ana olmak isteyen bir kadının hayatı da tanıması lazımdı.

Bu sebeple kafeslerin ve peçelerin kalkması Türk kadını için bir kurtulmadan ziyade vazife başına getirilme demekti.

Genç neslin bu yeri doldurmasını istemek doğru değildir.

Çünkü bunun için gençliğe ekseriyetle iyi bir şekilde ön ayak olacak kimseleri bulmak güçtür.

Her Türk kızının kendisinde bu inkişafı anlayacak kadar kudret bulabilen bir annesi yoktur,

Ve bu hususta kendi düşüncelerine yalnız kalmış,

Ve bilhassa ecnebi terbiyesine bırakılmış olanların vaziyeti daha müşküldür.

Bu ecnebi,

Bu günün ve bugünün icabatının eski kültür ve ananelerle nasıl telif edilmesi mümkün olduğunu hiçbir zaman anlayamaz.

Türk erkeğinin de hayatta yeniden öğrenmeye başlaması,

Ve yolda kadınla birlikte arkadaşça ve sabırla yürümesi bilhassa ehemmiyetli bir meseledir. (…) (Ulustrirte Zeitung. Yeni Türkiye’nin Kurtarıcısı. J.J.Weber Matbaacılık. S: 14.Leipzig. C: 1)

25.08.2022 – Ankara