(…) İlk gençliğinden son günlerine kadar kendisini tanıyanların hepsi için Atatürk adı,
Sofra sohbetlerini hatıra getirir.
Dostları ile akşamları sofra başında buluşmak ve geç vakitlere kadar konuşmak âdeti idi.
Bu,
Ne zaman zevk ve eğlence,
Ne zaman büyük taarruzu hazırlayan bir kumanda heyeti,
Ve ne zaman çetin devlet işlerini karara bağlama topluluğu idi,
Tahmin edemezdik.
Pek azı zevk ve eğlence meclisi olmuştur.
Bunlar da hani okullarda tatil saatleri vardır,
Öyle bir şeydi.
Saatlerce pek ciddi şeyleri müzakere eder,
Okur yahut yazardık.
Beyninin hiç yorulduğunu bilmiyorum.
Söyler ve dinlerdi.
Yalnız kendi düşündüklerini herkese anlatmak değil,
Herkesin düşündüğünü kendi anlamak, türlü memleket meselelerini duymak meraklısı idi.
Sentezci bir dehası vardı.
Birkaç saatlik dağınık ve saçmalı sohbetlerden sonra derleme ve toparlama yapar,
Mantıklı,
Açık ve iyice çerçeveli bir tefekkür eseri verirdi.
Davetliler daima pek çeşitli olmuştur.
Sevdiklerinin ve birlikte bir şeye inandıklarının tenkitlerine,
İtirazlarına,
Tartışmalarına inanılmaz bir katlanışı ve hoşgörürlüğü vardı.
Türk dili ve Türk tarihi meselelerinin,
Onun masasında bir üniversite semineri kadar vakit aldığını tahmin ediyorum.
Tebeşirle kara tahta karşısında idi.
Bakanlar,
Profesörler,
Milletvekilleri hep o tahtaya kalkmışızdır.
Ondan başka hepimiz yorulur ve doğrusu biraz da usanırdık.” (Trajik Başarı. Türk Dili Reformu. Geoffrey Lewis. Çev: Mehmet Fatih Uslu. Çevarh Bilim yayını. S: 67. 1999. İstanbul)
Bilmeyenler için söylüyorum:
Mustafa Kemal Atatürk’ün eski cumhurbaşkanlığı yanında bulunan;
Topal Osman’ın Muhafız Alay Komutanlığı yaptığı,
Eşi Latife Hanım’la evli olduğu sürece burada yaşadığı “Atatürk Evi” var.
Orayı gidip görmenizi,
Yetkililerin kısaca orası hakkında size anlatacağı çok şey olduğunu,
Kullandığı bazı eşyalarını,
Ve hatta yukarıda sözü edilen yemek masasını göreceksiniz.
Hem masadaki tabakları,
Hem katılımcıların masa başındaki tabaklarını,
Ve nihayet yazı masasını göreceksiniz.
16.09.2022 - Ankara.