2023 yılı Mayıs ayı oy ayı.
Yurt içinde, yurt dışında yaşayan toplam 64.191.285 oydaş elinde oy pusulası demokrasi sınavında olacak.
Kıpır kıpır.
14 Mayıs 2023 günü milletvekillerimizi seçtik. 13. Cumhurbaşkanımızı ise 28 Mayıs 2023 tarihinde ikinci turda seçeceğiz.
Arkadaş arkadaşın, komşu komşunun gözüne bakıyor, merak ediyor.
Gözüne bakıyorum komşumun. Acaba kime oy verecek?
İki cumhurbaşkanı adayı var. Baraj da yok.
Kim bir fazla oy alırsa o Cumhurbaşkanı olacak.
Bir oy!
Bu bir fazla oy benim oyum olabilir. Sizlerin oyu da olabilir.
Oy gününü, oy saatini bekliyoruz.
Seçilmek için yarışan adayları izliyoruz.
Adaylar konuşuyor. Adaylardan biri daha çok konuşuyor. Daha çok kanalda konuşuyor. TRT eskiden eşit zaman ayırırdı seçim yarışına girenlere. Şimdi öyle değil nedense(!) Birine otuz üç saat ayırıyor, birine otuz üç dakika.
Oy vereceğimiz insan hangisi olacak? Çok konuşan mı?
Yoksa bir iki kanalda yer bulabilen mi?
Komşum düşünüyor.
Aza koyuyor almıyor, çoğa koyuyor dolmuyor.
Elinde kumanda. Kanal kanal geziyor. Hangi kanala tıklasa aynı kişi konuşuyor. Hem de canlı yayında konuşuyor.
Diyor ki:
-Bunlar çürük, bunlar sürtük!
-Aynaya bak, diyor öteki.
O kanallar, bu verilen yanıtı yayınlamıyor.
Merak edip soruyorum komşuma:
-Çürük kim? Sürtük kim?
Sorularıma yanıt vermeden, yanımdan uzaklaşıyor komşum.
Aklıma Ankara Savaşı geliyor. Timur, Yıldırım'ı yenince, Yıldırım'a bakmış da bıyık altından gülmüş.
Demiş ki:
-Dünya benim gibi bir topalla senin gibi bir köre kaldı, ona gülüyorum.
Ciddileşiyorum birden.
"Nasıl yani?" diyorum. "Bugün Timur'un dediği gibi mi durum? Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100. yılında sürtüğe, çürüğe mi kaldı?"
Yine bin yıl geriye gidiyor aklım. Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig kitabında yazdıklarını anımsıyorum:
"İnsanı dil kıymetlendirir."
"Dil ağızda iken sahibinin esiridir. Ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiridir."
"Sözü akıl ile söyle, bilgi ile süsle."
"Dilini sıkı tut, dişin kırılmasın."
"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır." demiş yine atalarımız. Dilin gücüne dikkatimizi çekmişler. "Yiğidi kılıç kesmez, bir acı söz öldürür." diye uyarmışlar bizleri. "Dost acı söyler." diyerek de acı söze toleranslı olmuşlar
Acı, tatlı sözcüklerini "söz" e sıfat (ön ad) yapmışlar.
"Kirli siyaset" demişler de "kirli söz" demek akıllarına gelmemiş.
Kirli dil de dememişler dile.
Yanımdan uzaklaşan komşum yanıma geliyor gittiği yerden. Belli ki merakını yenememiş.
-Sence kim kazanır? Diyor.
Vereceğim yanıtın onun için çok önemli olduğunu bakışlarından anlıyorum.
Komşuma diyorum ki:
-Kötü söz, kirli dil kazanmasın.