I
Yemeğin tabakta sunumu bir görsel şölendir. O şölenin damakta hissedilen lezzeti ise sanatın içselleşmesi. Örneğin baharatların miktarı lezzeti lezzet yapan simyadır. Bir yemek ustası katıldığı bir programda baharat dengesinin önem ve değerine vurgu yaparak hiçbir baharatın kendi lezzetinin belirginleşerek öne çıkmaması gerektiğini söylemişti.
Bu bakış sanatın tüm dalları için de geçerlidir. Teşbihte hata olmaz diyerek yemek üzerinden yürüyelim. Diyelim ki yemeğin ana malzemesi ettir. Ancak kullanılan soğan, sarımsak ve baharat çeşitleri ve miktarlarıdır o yemeğin lezzetini bütünleyen. Sanatta ana tema ne olursa olsun (umut, umutsuzluk, hüzün, acı, aşk vb.) o metin değişende değişmeyen olan zıtların birliğini ifade ederek zamanı aşma ihtimalidir. Tıpkı her gecenin iki gündüz, her ayrılığın iki aşk arasında olması gibi.
Sanatçı bireysel yaşamında ne denli açmazlar içinde olsa da kurgulanan metinde topluma ışıksız bir dünya çizmesi bizce istenen ve özlenen bir söylem olamaz.
II
Ev, sokağın bir parçası olsa da kendisi değildir. Evden bakarak sokağı hissetmek, parçadan bütüne gidebilmekle, bütünden (sokak) eve bakarak onu hissetmek. Perspektif bir gözle sokağa bakarken aynı gözle evden sokağa baktığımızda çizilen arasındaki fark. Bakıp görme, hissedip anlama arasındaki ayrışma.
III
Sözcük harflerle kurgulansa da onca harf başka bir şeydir artık, kendi olamamanın acısı. Özgürlüğü soludukları biricik iklim, gezegen hatta şiirdir. Hurufatın her dili konuşması da bundandır. Hurufat ehli şuaraya selam ile…
IV
Diller, aynı anda hem telli hem yaylı hem vurmalı çalgılar olduğu denli nefesli sazlardır. Dünyanın en güzel sesli çalgısı olan insanın orkestrası, incesaz heyetidir onlar.
V
Sonsuzluk dışımızda olan ve gidilen bir şey miydi, yoksa içsel olup da gitmemiz gereken miydi? Yunus’a selam ile…
VI
Bir şeye karşı olmakla, muhaliflik; o şeye karşı direnme, egemen yapı örneğin, çok farklı duruşlardır. Muhalif gibi görünüp de egemen yapıya çalışan ne çok beyaz taş vardır pirincin içinde.
VII
Anlatarak göstermek mi göstererek anlatmak mı?
Öncü olmak, insanlar ve toplum gel geç şeylerin peşinde koşarken, koşturulurken hatta gelecekten gelerek söylemek ve onu hayata geçirmektir.