Yaşadığımız günlerde 83 milyon öyle bir konuya kilitlendik ki, her şeyi, hatta sofradaki ekmeği bile unuttuk. Hepimizin kulağı You Tube’da tek kişinin yapacağı görsel yayında. Medyayı tekelleştirmek günümüzde çözüm olmadı. Aslında herkes doğru ve gerçekci yayına hasret kalmış. Yapılan bilgi yoklamalarına göre, ‘suç örgütü lideri’ olarak tanımlanan kişiye inananlar yüzde 91, inanmayanlar ise yüzde 9’muş.
You Tube’dan yayın izlemek özel gayret ister. 30 milyon insan izlemiş Sedat Peker’in yayınlarını. İktidar medyası oturup düşünsün, neden güvenilmez ve izlenmez olduğunu. Hazine bakanının istifasını 27 saat vermiyorsan, şimdi aynaya bak. Hala olup bitenlerin haberini bile yapamıyorlar. Yazılı basının amiral gemisi olarak nitelenen gazeteleri batırdılar, gerçekçi ve güvenilir olmadıkları için.
Günlük harala gürele arasında, sofradaki ekmeği unuttuk demiştim. Doğrusu son akaryakıta gelen zamla birlikte soframızdaki 4 ekmekten birisi eksildi. Bir ekmeğin eksilmesini, tuzu kuru insanlar hiç hissetmeyebilir. Dar gelirli, ya da yaşadığımız salgında işsiz güçsüz, günlük yaşayan insanlar için durum aynı mı acaba?
AKP iktidarı ekonomik ve salgın bunalımında, elini yine vatandaşın cebine attı. Akaryakıtta ÖTV oranlarını artırdı, pompa fiyatlarına zam geldi. Özel tüketim vergisine (ÖTV) fahiş artış ile benzine 55, motorine 67, LPG’ye 35 kuruş zam geldi. Benzin fiyatı 7.72 liraya, motorin fiyatı 7.19 liraya yükseldi. Tavan fiyatı ve eşel mobil (ücretlerin de otomatiğe bağlanması) sisteminin de kalkmasıyla fiyatlar tamamen şirketlerin insafına kaldı. Döviz kurunda yaşanacak her artış akaryakıt fiyatlarına yansıyor.
Akaryakıt zammı doğurgandır. Örneğin taşıtı olmayan etkilenmez diyemeyiz, doğurgan zam herkesi etkileyecek, her şeyi etkileyecek. Günümüzde tarım motorlu araçlarla yapılıyor, motorlu araçlarla taşınıyor, dolaylı olarak ekmeğe, gıda ürünlerine zammı tetikler. Zaten ayın sonunu zor getiren işçi, memur, emekli, dar gelirli doğrudan etkilenecek. Yaşamı çekilemez kılacaktır.
Akaryakıt, petrol ve türevleri, tüm sektörleri etkileyen ana enerji ve üretim maddesidir. Üretimin her alanında gereksinim duyulduğuna göre, zamlar birbirini tetikleyerek dalga dalga yayılacak. Denecek ki dolar yükseliyor, zam yapmayıp da ne yapalım? Doların yükselmesi iktidarın kötü yönetimi, beceriksizliğidir.
İktidar halkçı bir ekonomik politika izlemediğinden, daha doğrusu halkı değil de kendi yandaşını koruyup kolladığından, büyük çoğunluk ‘aç-sefildir’, iktidara göre altta kalanın canı çıksın, varsa, yoksa beşi biryerde gözde müteahhitler.
beşli müteahhit için bütün koruyucu önlemler alınmış, peki halkı kim koruyacak? Gözde müteahhitlerin borçları her koşulda dolar kuruna endeksli ödeniyor. Hatta İngiltere Mahkemeleri güvencesiyle. Sonucun da sınırsız palazlanan müteahhitlerin en irisi, başlıyor “Milletin anasının hatırını” sormaya.
Petrole zam, ekmeğe zamdır, suya zamdır, giyim kuşama zamdır. Yaşam kalitesinin her gün düşmesi demektir. Doları dizginleyemeyen yöneticiler, başarısızlıklarının faturasını, salgın döneminde, zam salgını ile neden halkın sırtına yüklüyorlar?